Batı Ermenistan’ın 15 ünlü tabii anıtları

Karapet Hakobyan                                

 

Mıher kapısı – Agravakar (karga taşı/kayası-çev. notu) olarak da bilinmektedir. Van kalesi yakınında bulunan bir kutsal kayadır. Geleneğe göre dünyanın haksızlıklarından küsen “Sasna Dsrer” destanının son kahramanı Pokr (küçük-çev. notu) Mıher, orada inzivaya çekilmiştir. Bir rivayete göre her yıl Hambardzum (Mesih’in göğe yükselmesi-çev. notu) ve Vardavar (Mesih’in görkemi-çev. notu) gecesi, yer ve gök öpüştüğünde, Mıher ateş parçası atıyla çıkıp, göğü ve yeri dolaşarak, “yerin kendi ağırlığına dayanamayacağı” konusunda ikna olduktan sonra, yeniden yerine geri dönmektedir. Aynı geleneğe göre, Mıher gelecekte bir gün buradan çıkıp, Ermenistan’ı kötü güçlerden kurtararak, mutlu bir krallık kuracaktır. Güneş tanrısı Mihr’in ikinci gelişi ve dünyayı kötü güçlerin egemenliğinden kurtarma fikri,Ermeni pagan mitolojisinde korunmaktadır.

 

Bürakın dağları – Ermeni Yüksek Platosu’nun Tekman ve Karayazı vadilerinde, Hınıs ve Varto yükseltileri arasında bulunmaktadır. En yüksek noktası 3.650 metre olup, tabanı yaklaşık 130 km’dir. Bürakın dağlarının su ayrımı platosunun üzerinde, antik buzullarla ayrılmış testere şeklinde ve sivri tepeli Sırmants, Şuşari, Havatamk ve Serki adlı tepelerle bir dağ silsilesi yükselmektedir. Araks (Aras-çev. notu), bunların arasında sıkışmış olan göllerden doğmaktadır. Farklı lava alanlarının arasından doğan yüzlerce soğuk pınar, eriyen kar ve yağmur suları bir dizi dere ve çayın başlangıç notası olup, Bürakın dağları da ismini buradan almıştır. Bürakın, on bin göl dağları manasına gelmektedir.

Bürakın dağlarındaki hayvan dünyasının tipik temsilcileri araptavşanı, tavşan, kurt, tilki, dağ keçisi, kertenkele ve yılandır.

Ermeni halkı bu vatan köşesini kutsallaştırıp, farklı ananeleri buna bağlamıştır. Bir halk geleneğine göre ata Hayk (Ermeni mitolojisine göre Ermeni halkının atası-çev. notu) Bel’e karşı savaşa başlamadan önce, vatan sularının güç vereceğinden emin olarak, okunu bütün bir gün Bürakın’ın buz gibi pınarlarından birinde tutmuştur.

 

Çorokh (Çoruh-çev. notu) Nehri – Uzunluğu 438 km, havzası 22.000 km2’dir. Çorokh dağ silsilesindeki Çormayri tepesinin kuzeybatı yamacından, yaklaşık 3.000 metre yükseklikten doğmaktadır. Lazistan ve Çorokh sıradağlarının yamaçları arasındaki tektonik uzantı boyunca inerek, Pontos sıradağlarını kesip, Batum yakınlarında Karadeniz’e dökülmektedir. Başlıca kolları Olti (Oltu-çev. notu) ve Acaris Dsğali’dir. Sulama ve nakliye amaçlı kullanılmaktadır. Tortum şelalesi, Çorokh Nehri’nin bir kolu olan Tortum Nehri üzerinde bulunmaktadır.

 

Nemrut dağı – Vaspurakan eyaletinin Bıznunik bölgesinde, Van Gölü’nün batı kıyısında bulunmaktadır. Yüksekliği deniz seviyesinden 3.050 metre olup, kapladığı alan yaklaşık 50 km. tutmaktadır. Yamaçları dik olup, batı yamaçları Alpin bitki örtüsüyle kaplanmıştır. Tepesinde var olan kraterin bir bölümünde, 6 km. uzunluğa ve 2 km. genişliğe sahip bir tatlı su gölü oluşmuştur. Nemrut Dağı en son 1441 yılında lav püskürtmüştür. Şimdilik fümerol durumunda bulunmaktadır.

Bir Ermeni geleneğine göre ata Hayk, Khoşab (Hoşap-çev. notu) Nehri kıyısında M.Ö.11 Ağustos 2492 tarihinde gerçekleşen meydan savaşında despot Bel’i öldürdükten sonra bedenini Nemrut Dağı’nda toprağa verir.

 

Aradsani (Muratçay-çev. notu) Nehri – Ermenistan’ın kutsal nehirlerinden biridir.  Doğu Yeprat (Fırat-çev. notu) olarak da anılmaktadır. Uzunluğu 650 km. ve havzası 40 bin km2’dir. Aradsani, Ermeni tarihçiler tarafından Yeprat’ın bir kolu olmaktan ziyade, bağımsız bir nehir olarak anılmaktadır. Dsağkants dağlarının kuzey yamacından, 3.060 metre yükseklikten doğmaktadır. Aradsani’nin genişliği 50-100 metre arasında değişmektedir. Aradsani ağır akan bir nehir olup, Muş ve Kharberd ovalarından akarak, Keban şehrinin kuzeyinde Batı Yeprat’la birleşerek, Yeprat’ı oluşturmaktadır. Aradsani Nehri’nin sağ kıyısındaki başlıca kolları Bagrevand, Khınus, Bürakın, sol kıyısındaki kolları ise Manazkert, Meğraget ve Çapağcur’dur. Aradsani, Nisan-Mayıs aylarında taşarak,  ovalık alanlarda çevresini sular altında bırakmaktadır. Haziran-Ağustos arasında Aradsani’nin su seviyesi düşmekte, kışın ise donmaktadır. Aradsani’nin suları, Urartu döneminden beri sulama amacıyla kullanılmaktadır. Önemli bir enerji potansiyeline sahip olmakla birlikte, yeteri kadar kullanılmamaktadır.

Alaşkert (Eleşgirt-çev. notu), Muş, Balu (Palu-çev. notu) ve Kharberd (Harput-çev. notu) şehirleri, Aradsani havzasında bulunmaktadır. Ülke yöneticilerinin toplantılar ve Navasard (Yeniyıl-çev. notu) eğlenceleri düzenlediği, Ermeni ordusunun ana garnizonu olan Şahapivan da bu nehrin kaynakları yakınında bulunmaktaydı. M.Ö. 68 yılında Roma ordu komutanı Lukullus ve Ermenistan kralı Büyük Tigran (M.Ö. 95-55) arasında burada gerçekleşen meydan savaşında Ermeni orduları Romalılara karşı büyük bir galibiyet elde edip, Romalıları püskürtmüşlerdir.

Ermenistan’ın ilk katolikosu (Ermeni Kilisesi dini önderi-çev. notu) Grigor Lusavoriç (301-352), Ermenistan kralı III. Tırdat’ı, orduyu ve halkı Aradsani Nehri’nde vaftiz etmiştir.

Aradsani Nehri havzasının halkı, 1915 yılındaki Ermeni Soykırımı’na kadar büyük oranda Ermenilerden oluşmakta olup, bu halk arasındaki yaygın bir inanca göre İncil’de adı geçen cennetin konumu Aradsani ovasında olmuştur.

 

Tortum şelalesi – Çorokh Nehri’nin bir kolu olan Tortum Nehri havzasında, Tortum Gölü’nün kuzey tarafında bulunmaktadır. Yüksekliği 70 metre, genişliği ise 45 metredir. Tortum şelalesinin gürültüsü, 20 km. yayılmaktadır. Ermeni platosunun en güzel şelalelerinden biridir.

 

Tigris (Dicle-çev. notu) Nehri – Ermeni Platosu’nun en çok suya sahip nehridir. Doğu ve Batı Tigris nehirlerinin birleşmesiyle oluşmakta olup, Bağdat’a kadar kayıklarla gitme imkânı sunmaktadır. Uzunluğu 1.900 km. havzası 375 bin km2’dir.  Arğni sıradağlarından doğan Batı Tigris, Tigris Nehri’nin kaynağı olarak kabul edilmektedir. Tigris Nehri, Mezopotamya’daki El-Kurna şehri yakınlarında Yeprat Nehri’yle karışarak, Şat El-Arab Nehri’ni oluşturduktan sonra İran Körfezi’ne akmaktadır. Tigris Nehri’nin başlıca kolları Büyük Zav, Küçük Zav, Diyala, Kerkhe nehirleridir. Baharda taşan Tigris, su baskınları vasıtasıyla zarar vermektedir. Tigris Nehri’nin alt kısmında sular sulama amaçlı kullanılmaktadır. Diarbekir (Diyarbakır-çev. notu), Mosul (Musul-çev. notu), Bağdat, El-Kut ve Amara şehirleri, Tigris’in kıyısında bulunmaktadır.

 

Sipan (Süphan-çev. notu) Dağı – Ermeni Yüksek Platosu’nda, Van Gölü’nün kuzey kıyısında bulunan sönmüş bir volkandır. Büyük Masis (büyük Ağrı’ya Ermeniler tarafından verilen ad-çev. notu) dağından sonra gelen, Ermeni Yüksek Platosu’nun ikinci büyük dağıdır. Rakımı 4.434 metredir. Yamaçları dik, vadiler ve kanallarla kesilidir. Tepesinde ebedi kar vardır. Sipan Dağı Batı (4434m.), Doğu (4.300m) ve Güney (4150m.) olmak üzere üç tepeye ve iki göle sahiptir. Ermeni halkı, Sipan dağına kutsallık atfederek, bu dağla ilgili bir dizi efsane ve hikâye oluşturmuştur.

 

Kuzey Dsovak veya Çıldır Gölü – Ermeni Yüksek Platosu’nun kuzeydoğusunda, Kars’ın 40 km. kuzeyinde, Zarişat dağlarının güneydoğu yükseltisinde bulunmaktadır. Deniz seviyesinden 1.959 metre yüksekte bulunmakta, yüzeyi 85 km2, derinliği 42,7 metredir. Üçgen şeklindedir. Uzunluğu kuzeyden güneye yaklaşık 20 km. genişliği ise 16 km’dir. Aynı isimle anılan bir nehir Çıldır Gölü’nden doğmaktadır. Göl farklı yerlerden beslenmektedir, suyu temiz ve tatlı olup, kısmen kendiliğinden oluşmaktadır.

Ananeye göre, yüksek dağlarla çevrili vadide, dik yamaçlı dağın bağrından buz gibi bir pınar doğmaktadır. Bölge halkı, suyun ovayı kaplayacağından korkarak, pınarın gözünü sürekli kapalı tutar. Lakin günün birinde, kızlardan biri gözü kapatmaya unutur ve su tüm köyü kaplar. Duru günlerde gölün şeffaf sularının dibindeki eski köyü görmenin mümkün olduğu söylenmektedir.

 

Ağtamar adası – Van Gölü’nün güneydoğu kısmında bulunmaktadır. En yüksek noktası, 1.912 metreyle “Bardzr kar”dır (yüksek kaya-çev. notu). Kapladığı alan yaklaşık 0,7 km2, karadan uzaklığı 3,5 km’dir. Kıyılarının toplam uzunluğu yaklaşık 4 km’dir. Ağtamar adası, batı yönünde Arter adasına yakındır. Ağtamar adası antik dönemden beri yerleşik olmuştur. Adanın kuzeybatı köşesinde var olan kiklopik surların kalıntıları, akademisyen Hovsep Orbeli’ye göre Urartu dönemi öncesi bir yerleşim yerinin kalıntılarına aittir. Tarihçi Movses Khorenatsi’ye istinaden Ağtamar adası IV. yüzyılda Rıştuni beyliğinin kalesi olmuştur. Ağtamar adası, VII. yüzyılda Araplara karşı vermiş olduğu mücadelede Teodoros Rıştuni (639-654) için önemli bir dayanak noktası olmuştur. Vaspurakan (Van bölgesi-çev. notu) kralı Gagik Ardsruni (908-937) Ağtamar’da gerçekleştirdiği büyük yapılaşma atağıyla, adayı erişilmez bir kale-şehre ve Vaspurakan Ardsruni krallığının siyasi ve dini merkezine dönüştürür.

Yerleşim planına göre, adanın yüksek kısmında kraliyet ve beylik sarayları, gezinti yerleri, sokaklar ve ağaçlık yollar kurulmuş olup, tüm bunlar surlarla çevrelenerek, iç kale oluşturulmuştur. Yapımı, dönemin dâhi mimarı olan mimar Manuel’e teslim edilen Gagik Ardsruni’nin sarayı ve Surb Khaç (Aziz Haç-çev. notu) kilisesi, iki anıtsal yapı olarak, adadaki yapılaşmanın tepe noktasını teşkil etmektedir. Ağtamar adasındaki yapılardan, günümüzde sadece 915-921 yıllarında yapılan Surb Khaç kilisesi kalmıştır.

 

Van Gölü – Bir zamanlar Tosp Gölü, Bznunyats dsov, Khılati liç, Rıştunyats liç ve daha farklı isimlerle anılmıştır. Ermeni Toroslar dağ silsilesinin kuzeyinde bulunmaktadır. Yüksekliği deniz seviyesinden 1.720 metre, kapladığı alan 3.765 km2, ortalama derinliği ise, yaklaşık 25 metredir. Bu göle dökülen nehirler arasında en tanınmışları Khoşab (Hoşap-çev. notu), Marmet, Berkri (Bendimahi Çayı-çev. notu) ve Arçeş’tir.

Van Gölü, bir zamanlar var olan büyük bir su havzasının kalıntısıdır. Kapalı bir göl olup, hiçbir nehrin bu gölden doğmadığından dolayı tuzludur. Van Gölü, büyük oranda boraks ihtiva etmektedir. Gölün seviyesi sürekli yükselmekte ve alanı genişlemektedir. Gölün genişlemesinden dolayı, kuzey kıyısında bulunan Arçeş şehri, günümüzde suyun altında kalmıştır. Van şehri ile göl arasında kalan alan giderek daralmaktadır.

Van Gölü’nde, Tarekh (İnci kefali-çev. notu) olarak anılan bir balık çoğalmaktadır. Bu balık çeşidi, Eski ve Orta çağda avlanıp, tuzlanarak kurutulduktan sonra yabancı ülkelere ihraç edilmiştir. Van Gölü, bir zamanlar gemicilikte de önemli bir role sahip olmuştur. Van Gölü’nün kıyısında bulunan Van, Vostan, Khılat (Ahlat-çev. notu), Arçeş (Erciş-çev. notu), Berkri şehirleri arasında gemi bağlantısı vardı.

Van Gölü’ndeki adalardan dördü, Lim, Kıtuts, Arter ve Ağtamar ünlüydü.

 

Berkri (Muradiye-çev. notu) şelalesi – Van Gölü’nün 16 km. kuzeydoğusunda, Van şehrinin 90 km. uzağında, Berkri (Bendimahi Çayı-çev. notu) Nehri üzerinde bulunmaktadır. Eskiden Büyük Hayk’ın (Büyük Ermenistan-çev. notu) Vaspurakan eyaletindeki Arferan bölgesine dâhil olmuştur. Yüksekliği 15 metredir.

 

Erzincan’ın üç katlı şelaleleri – Batı Yeprat’ın sağ kolu olan Gayl (Kelkit) Nehri üzerinde bulunmaktadır.

 

 

 

 

Araks (Aras-çev. notu) Nehri – Ermenistan’ın başlıca nehirlerinden ve İncil’de belirtilen, cennetin dört nehrinden biridir. İncil’de Gihon olarak, Ermenice kaynaklarda Yeraskh, Araks veya Araz olarak geçmektedir. Tarihçi Movses Khorenatsi, Yeraskh ismini, Ermeni Haykazyan hanedanından Aramayis’in torunu Yerast’ın ismine bağlamaktadır. Gehon ise, İbranicede saldırgan akıntı anlamına gelmektedir. Araks kelimesi, dilbilimci Hıraçya Acaryan tarafından vurmak, koparmak fiiliyle açıklanmakta olup, Yunancada gürültü yapmak ifade etmektedir. Araks Nehri, Bürakın (Bingöl-çev. notu) dağlarından doğan sayısız buz gibi kaynaktan oluşmaktadır. Ermeni Yüksek Platosu’nu boydan boya geçip, Azerbaycan’ın Sabirabad şehri yakınlarında Kur Nehri’yle birleşerek, Hazar denizine akmaktadır. Fransız coğrafyacı Élisée Reclus, Araks’ı “asıl Ermeni nehri” olarak adlandırmıştır. Romalı ünlü şair Vergilius, Araks’ı Ermenistan’ın ve Ermeni halkının gücünün, hürriyet sevgisinin ve isyankârlığının sembolü olarak görmekte olup, nehri “köprülere tahammül etmeyen Araks” olarak adlandırmaktadır. Bir diğer Romalı şair Albios Tibullos ise bu nehri “güzel Araks” olarak adlandırmıştır. Ermeni şair Rafayel Patkanyan’ın “Araks’ın gözyaşları” şiiri de bu nehre ithaf edilmiştir. Ermeni halkının birçok hikâyesi ve ananesi Araks’la ilintilidir.

Araks Nehri’nin uzunluğu 1.072 km olup, 200 km’si Ermenistan Cumhuriyeti bölgesinden akmaktadır. Araks Ermenistan Cumhuriyeti, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti (Artsakh-çev. notu), Azerbaycan, Türkiye ve İran topraklarından geçmektedir. Nehrin genişliği Araks ovasında 30-130 metreye varmaktadır (Meğri’ye yakın vadilerde 6-7 metre). Derinliği 3-4,5 metredir. Hızlı akan bir nehir olup (saniyede 1,5 metre), Nil Nehri’nden sonra dünyanın ikinci en çok tortulu nehridir. Uzmanların hesaplarına göre Araks her yıl Hazar denizine 1 milyon vagonun üzerinde alüvyon taşımaktadır. Araks’ın sol kollarından en büyükleri Akhuryan, Sev Cur, Hrazdan, Azat, Arpa, Hagari, Vorotan, en büyük sağ kolları ise Murts, Maku, Kotor, Karsu nehirleridir. Araks Nehri’nin en derin ve en dar yeri Ordubad-Meğri bölümüdür.

Bir zamanlar Araks’ın üzerinde birçok köprü vardı ve bunların en tanınmışları Basen, Yervandakert, Artaşat, Nakhicevan ve Cuğa köprüleri olmuştur. Artaşat köprüsü, Taperakan olarak adlandırılmakta olup, Artaşat-Tigranakert kraliyet yolu bu köprüden başlamaktaydı. Yapımı Büyük İskender’e bağlanan harikulade Cuğa köprüsü, Ermenilerin geri dönmeyi düşünmemeleri ve Osmanlının bu köprü üzerinden İran’a saldırmaması amacıyla, 1605 yılında İran şahı I. Abbas’ın (1587-1629) emriyle yıktırılmıştır.

Araks Nehri’nin iki taşma periyodu vardır. Birincisi Mart-Nisan aylarında, alçak kesimlerdeki karların erimesi ve bahar yağmurlarıyla, ikincisi ise Mayıs-Haziran aylarında, dağlardaki karların erimesiyle ilgilidir. Özellikle Ararat, Mili ve Muğan bölgelerinde Araks’ın taşması sonucunda tahribatlar yaşanmaktadır.

Araks’ın suları, çok eski zamanlardan beri kıyılarını bereketli kılmıştır. Araks’ın suları sulama amacıyla kullanılmaktadır. Günümüz Armavir kanalı, VII. yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Günümüzde, sırf Ararat ovasını sulamak amacıyla yaklaşık on kadar kanal açılmıştır.

 

Ararat Dağı veya Masis Dağı – Ermeni parı sıradağlarının doğusunda ve Ararat Ovası’nın güney kısmında bulunan dağ kütlesi. Büyük Masis’in deniz seviyesinden yüksekliği 5.165 metre olup, Ermenistan Dağlık Platosu’nun en yüksek noktasıdır. Göreceli yükseklik (tabandan zirveye) açısından 4.300 metre ile dünyanın en yüksek dağıdır. Büyük Masis’in zirvesini kaplayan ebedi karla, yaklaşık 30 buzul beslenmektedir. Ebedi karın alt sınırı 4.100-4.250 metrede bulunmaktadır. Küçük Masis veya Sis’in (Ermeniler Büyük Ararat/Büyük Ağrı ve Küçük Ararat/Küçük Ağrı dağlarını sırasıyla Masis ve Sis olarak da adlandırmaktadır) yüksekliği, deniz seviyesinden 3.925 metredir. Sis, Masis’e nazaran ebedi kara ve buzula sahip değildir. Masis ve komşu bölgeleri, Ermenistan Yüksek Platosu’nun aktif deprem bölgeleridir. Özellikle Ararat Dağı’nın 139, 1319, 1679, 1840 ve 1887 yıllarındaki yıkıcı depremleri bilinmektedir. Tarihçi Movses Khorenatsi’ye istinaden, Masis’in büyük yarı 139 yılındaki depremden oluşmuştur. Masis’in yamacında bulunan Akori Köyü ve Surb Hakob manastırı 1840 yılındaki deprem sonucunda yıkılmıştır.

Masis, eski zamanlarda sayısız hayvanları ve kuşlarıyla zengin olup, Ermenistan krallarının av bölgesi olarak ünlüydü. Henüz X. yüzyıl Arap tarihçi-coğrafyacısı İstakhri, Masis’te ormanlar ve av alanları olduğundan bahsetmektedir. XIII. yüzyıl Arap tarihçisi Yakub ise, Ermeni krallarının mezarlarının, hazineleriyle birlikte, Ararat dağında bulunduğunu yazmaktadır.

Masis, Ermenilerin kutsal dağı olarak kabul edilmekte olup, bu dağla ilgili çok sayıda efsane yaratılmıştır. Ananeye göre bu dağ, Masis’e bekçilik ederek, sınırı geçen cüretkârları uçurumdan aşağı atan cesur ruhların panteonudur. En eski Ermeni halk efsanelerine göre ise, Masis’e ava giden Ermenistan kralı I. Artavazd Artaşesyan (M.Ö. 160-115), babası kral I. Dindar Artaşes’in (M.Ö. 189-160) lanetine istinaden cinler tarafından yakalanıp, Masis’in yarında zincire vurulmuştur.

İncil’in Genesis bölümüne göre, Nuh peygamberin gemisi, tufanda Ararat Dağı’nın zirvesinde konaklamıştır.

Tarihçi Pavstos Püzand’a göre IV. yüzyılda episkopos Hakob Mıdsbınetsi, Nuh’un gemisini görme ümidiyle, bir grup insanla birlikte dağın kuzeydoğu yamacından Masis’in zirvesine tırmanmayı dener. Onların boşuna çabalamalarını gören ve Hakob’un yakarışlarını duyan Tanrı, bir melek vasıtasıyla kutsal geminin tahtasından bir parça yollar ve Ararat’ın zirvesinin ölümlüler için ulaşılmaz olduğunu gösterir. Hakob Mıdsbınetsi’nin getirdiği bu tahta parçası, günümüzde kutsal bir relikt olarak Ecmiadsin (Ermeni Kilisesi’nin merkezi-çev. notu) ana katedralinde saklanmaktadır.

XIII. yüzyıl Fransız seyyahı Rubrok’a göre Ermeniler, ulaşılma güçlüğünden ziyade, dağın kutsiyetini bozmama düşüncesiyle Masis’in zirvesine tırmanmamışlardır.

Masis’in bilimsel açıdan fethedilmesi açısından, Fransız doğa bilimcisi Pitton de Tournefort’un[1] çabaları önemlidir. Seçkin bitkiler arama ve dağlık bitki örtüsünün tabii düzenini araştırmak amacıyla 1701 yılının Ağustos ayında dağın ebedi kar örtüsü sınırına kadar tırmanmıştır. Dorpat üniversitesi profesörü, doğa bilimcisi Friederich Parrot (1791-1841), 1829 yılının Eylül ayında büyük Ermeni aydınlamacısı ve yazarı Khaçatur Abovyan (1809-1848) eşliğinde zirveye tırmanır. 1845 yılında Alman jeolog, akademik Hermann Abich (1806-1886), Masis’in jeoloji, iklim ve diğer özelliklerini ayrıntılı bir şekilde araştırarak, Masis’in zirvesine giden en uygun yolun güneydoğu yamacı olduğunu tespit eder ve tercüman Petros Şaroyan’la birlikte başarıyla zirveye ulaşır.

Daha sonra, farklı araştırmalar yapmak amacıyla çok sayıda keşif grubu Masis’in zirvesine tırmanmıştır. Günümüzde, dağcılıkla ilgilenen turistler için Türkiye’nin önemli turistik noktalarından biridir.

Masis’in, Ermeni olduğu kadar, sayısız yabancı sanatkâr için de bir esin kaynağı olmuş olduğunu belirtmek gerekir. Sayısız şiir, şarkı, tablo Masis’e ithaf edilmiş ve yücelik, ululuk ve güzellik sembolü olmuş, Ermeni halkının yeniden doğmuş olan devletçiliği ve umutlarının sembolü olarak, Ermenistan armasında yer bulmuştur.

 

Kaynakça:

  1. Tadevos Hakobyan “Hayastani Patmakan Aşkharhagrutyun”, Yerevan, 1968, 512s.
  2. Haykakan Sovetakan Hanragitaran, cilt 1-12, Yerevan, 1974-1986.
  3. Haykakan Hamarot Hanragitaran, cilt 1-4, Yerevan, 1990-2003.
  4. Tadevos Hakobyan, Stepan Melik-Bakhşyan, Hovhannes Barseğyan, “Hayastani yev Harakits Şırcanneri Tekhanunneri Bararan”, cilt 1-5, Yerevan, 1985-2001.
  5. Wikipedia, Hayeren Azat Hanragitaran.

Newinfo.am

Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan

Türkçesi: Akunq.net

[1] Joseph Pitton de Tournefort (1656-1708).

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930