Garod Sasunyan
İçim içime sığmıyor. Çok heyecanlıyım. Aracıma atlayıp Sasun’a yolculuk yapacağım. Bu bende herzaman heyecan uyandırır. Çünkü Sasun vatanım, doğup büyüdüğüm yer. Ama bu seferki heyecanım bunun için değil. Bu seferki heyecanım Yerevan’a yapacağım yolculuk için. Sasun’a bağlı Pasur köyü bugün Diyarbakır’a bağlı Kulp ilçesi olmuş. Diyarbakır’dan Kulp ilçesine gitmek için yaklaşık 130 km yol geçmemiz gerekiyor. Ve yol yaklaşık 2 saat sürmektedir. Yolda 3-4 yerde asker ve polis kontrol noktalarında yapılan aramalardan sonra ilçeye gidilmektedir.
Nihayet Sasun’un Pasuru’na varıyorum. Önce anne ve babamı ziyaret edip Yerevan’a gideceğimi söylüyorum. Yerevan’da annemin dayısının ailesi yaşamaktadır. Annem, dayısının ailesi için Sasun çöreği ve Sasun’un meşhur çökelekli maydanozlu ve bol tereyağlı katmeri (yağlı ekmeği) pişirip, akrabalarına götürmek için hazırlar.
Daha sonra Miran-i Çeşmesi’nin hemen üst kısmında bulunan Artin amcamızın bahçesine gidiyorum. Bize ait olan bu bahçeyi daha sonra satın almak zorunda kaldık. Bahçede dedem ile beraber ektiğimiz bir çok meyve var. Daha sonra babam bu bahçeye birçok meyve ağacı ekti. En güzel meyvemiz dedem ile beraber ekip aşıladığımız kayısılar idi. Bu kayısılar daha yeni olgunlaşmaya başlamıştı. Bu kayısı çeşidi Pasur’da bir tek bizim bahçemizde vardı. Bu nedenle herkes bu kayısıdan istiyordu. Çok iri olan bu olgun kayısıdan ancak iki adet yenilebiliyordu. İçini yardığımızda bal damlası akıyordu. İddia ediyorum. Bizim Sasun’daki bahçemizde yetişen kayısı, Malatya ve Yerevan’daki kayısılardan daha iyidir.
Ertesi gün bana eşlik etmesi için amcam oğlu ile beraber Antok dağına doğru yola çıkıyoruz. Üç kilometre sonra Pasur çayına varıyoruz. Yaz mevsimin olduğu halde Aharonk vadisi ve yamacındaki Hınze, Şirnas, Nerçık, Gırındes ve Qoçıka gibi köyler yeşil bir örtü ile kaplıydı. Pasur çayı boyunca ilerlerken Qaniya Bawiya’dan (Romatizmalıların Çeşmesi) su içmeyi ihmal etmiyoruz. Daha sonra 11 virajlı Kendal Tepesini tırmanıyoruz. Kendal tepesinde yıkılmış bir kale bulunmakta idi. Bu kale, bu vadiye hükmeden bir tepeye kurulmuş. Vadinin girişi buradan başlayıp, Muş’ta bitiyor. Virajları aştıktan sonra Sorevank düzlüğüne varıyoruz. Sol tarafımızda sönmüş volkan olan Dorşin dağı ve eteğinde bulunan Eandskar (Askar / Eskar / Karlık) Köyü bulunuyor. Eandskar köyünde her yıl hem Müslümanlar hemde Hıristiyanlar tarafından adaklar adanan ve kurbanlar kesilen ve büyük annemizin babası Derhayr Vartan’ın Papazlık yaptığı Surp Kevork Kilisesi bulunmakta idi. Vadi Pasur çayı ile beraber devam etmekte yaklaşık kırk kilometre boyunca devam eder.
Bu vadide Andok dağı yamacında onlarca köy ve mahalleler bulunmaktadır. Bu yerleşim yerleri çok dağınık bir haldedir. Birçok yerde bir mahallede bir veya iki ev bulunmaktadır. Daha çok evlerin de olduğu mahalle ve köyler de bulunmaktadır. Ancak bu gibi yerleşim yerleri çok sarp, dağlık ve yüksek rakımlı olduğundan çok azdır. Sorevang düzlüğünü geçtikten sonra Panag bölgesine varıyoruz. Burada askeri kontrollerden geçtikten sonra yolumuza devam ediyoruz. Panag bölgesinin hemen çıkışında Perçé Qelé (Kale parçası) denilen ve yüksek bir kayalığın üzerine kurulu üç adet fedai mevzisi bulunmaktadır. Bu mevzi Panag bölgesinde bulunan vadinin geliş ve gidişine hakim bir yerde idi. Bu mevzilerde Kevork Çavuş ve İsro gibi fedai başları ve bunlara bağlı fedailer nöbet tutarmış. Bu dönemde bu vadiden kuş uçurtulmaz imiş. Başıbozuk Kürtlerin korkulu rüyası imiş. Buradan geçmeye çalışan Başıbozuk Kürtler bu geçitten geçmeye çalışırken çok kayıp verdikleri halen anlatılır. Karşı yamaçlarda irili ufaklı Nederan bölgesine ait Khaçuga, Khampuş, Kıjık, Mırişka, Gové gibi dağınık halde mahalleler bulunmaktadır. Burada yaşayanlar geçimlerini genellikle hayvancılık, ceviz ve arıcılık yaparak sağlamaktadırlar. Hayvanlara yedirmek için küçük küçük tarlalarda Gılgıl (Mısır), ve Darı (Garıs) ekerler. Ayrıca bahar aylarında Havırdzil, Cağ, So, Gulık, Zuzağ (Zağik) gibi yaban yetişen otları toplayıp satarlar. Sonbahardada çok güzel dağ kekiği yetişir.
Burayı geçtikten sonra Antok dağına iyice yaklaşmış bulunuyoruz. Keğırvang (Kyux Vank)’a bağlı Bélım, Sevik, Kapan gibi mahallelerin arka yamacında Antok dağının gri renkli çıplak tepesi artık iyice gözükmektedir. Keğırvang köyü 1915’ten önce yaklaşık iki yüz haneli bir köydü. Ancak bugün sekiz on hane kalmış. Ve kalanların hepsi Kürtlerdir. Köyde Surp Stepan isminde bir kilise bulunmakta idi. Bugün kilise defineciler tarafından iş makinaları ile yok edilmiştir. Vadinin çıkışında sağ yamaçta Antok dağının Hemen altında Geliyeguzan’a bağlı Kepr ve Kepırnig mahalleleri, daha da ilerisinde Geliyebılur, Geliyesan gibi geçit vermez ormanlar bulunuyor.
Artık Şen bölgesindeyiz. Burası yayla bölgesi. Kürt Badıkan (Padıkan) aşiretine ait Şen yaylası; güneybatısında Seré Spi dağı (Beyaz Dağ/Tepe) kuzeyinde Qaniya Qewa (Keklik Çeşmesi) doğusunda Geliyeguzan bölgesi ve Antok dağı arasında kalan ve nehir yatağında bulunur. Badıkanlı Kürtler heryıl bahar aylarının başında buraya yaylaya gelirler. Kışın başında köylerine dönerler. Badıkan aşireti, bu yaylayı asıl sahiplerinden (Ermeniler) katliamlar yaparak ele geçirmişler. Şen yaylasını geçtikten sonra Muş sınırına varmadan Qaniya Kewa’ya (Keklik Çeşmesi) doğru dağa tırmanıyoruz yolun solunda Darbin mahallesi, az ötesinde Qerengan köyü. Qaniya Kewa (Keklik Çeşmesi) Andok dağının kuzey yamacında yaklaşık iki bin dört yüz rakımlı bir tepede bulunmaktadır. Bu çeşmeden buz gibi su akar öyle ki; karpuz soğuk sudan dolayı bu çeşmede bir iki dakikada parçalanır. Buradan su içtikten sonra Andok dağının yamacından 1894-95 teki savaş sırasında mermi ve yiyecekleri tükenmiş ve sağ olarak ele geçirilip, katledilen fedailerin kanıyla sulanmış topraktan çiçek topladık. Yerevan’daki Kırlangıçlar Kalesi’ne götürmek için…
Devamı var…
Akunq.net
Leave a Reply