Bilindiği gibi Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da, Fetullah Gülen Cemaati’nin (FETÖ) yaptığı söylenen bir darbe girişimi oldu. Darbe miydi, değil miydi? Diye tartışmalar halen devam etmekte. Darbe miydi yoksa karşı darbe miydi tartışması da gündemde. Hiçbir şey belli değil. Bana sorar iseniz. Karşı darbe idi. Bu darbe iki İslami dini cemaat arasında idi. Birincisi FETÖ darbe girişiminde bulundu. İkincisi bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’n liderliğinde, Ergenekon’cuların ve milliyetçilerin destek verdiği oluşumuydu. Aşırı milliyetçiler ve aşırı dindarlar, ülkenin yönetimini ele geçirdiler. “Bozkurtlar” ve “Sırtlanlar” çok ürkütücü ve acımasız bir milliyetçi cephe oluşturdu. Bu oluşum FETÖ’nün darbe girişimine karşılık karşı darbede bulunup, bugün Türkiye’nin yönetimini tamamiyle ele geçirdiler. Bunun için de ülkede OHAL ilan edildi. Kanun hükmünde kararnameler ile yeni yasalar ve uygulamalar oluşturulup, ülkeyi yönetilmekte.
Uzun yıllardır “gizli Sıkı yönetim” ile yönetilen Doğu ve Güney Doğu Anadolu (Batı Ermenistan-‘Akunq’ web sayfası) bölgelerinde OHAL kapsamında oluşturulan yasalar ile yaşam daha da zorlaştı. Bu yasalar ister istemez, burada yaşayan biz Ermenileri de etkiledi. Yıllardır bir kenarda bir köşede kendisini gizleyerek yaşayan ve hep bir beklenti içerisinde olan Ermeniler, yavaş yavaş gizlendikleri yerden çıkmaya ve kendilerini ifade etmeye başlamışlardı. Restore edilen Surp Giragos Kilisesi bünyesinde biraraya gelinmişti. Gizli ve Müslümanlaştırılmış yüzlerce Ermeni Surp Giragos Kilisesi bünyesinde biraraya gelebilmiş birbirileri ile kaynaşmışlar idi. Yılda bir kez ayin için izin verilen bu kilisede yavaş yavaş vaftizler, Der Hayr nikahları kıyılmaya başlanmıştı. Diyaspora ile de bir köprü vazifesine de bir olanak sağlanmıştı. Akrabalarını arayanlar birbirilerini bulmaya yeni dostluk ve girişimler oluşmaya başlamıştı.
Yaklaşık bir yıl önce alınan “gizli sıkı yönetim” kararı ve 15 Temmuz 2016’dan sonra etrafa müthiş bir korku, salınarak birçok kişi gibi Ermenileri de olumsuz yönde etkiledi. Yukarıda bahsedilen Ermenilerin uyanışları tekrardan kül altına gömüldü. Burada evler tanklar, toplar helikopterler ile yakılıp yıkıldı ve talan edildi. Yüzlerce kişi bodrum katlarında yakıldı. Milletvekilleri cezaevlerine atıldı. Hatta Muhalefet parti liderleri cezaevlerine konuldu. Belediye başkanlarının çoğunluğu görevden alınıp cezaevlerine konuldu. Yerlerine OHAL Kapsamında Kayyumlar atandı. Binlerce kişi işten atıldı. Binlerce kişi göçe zorlandı, zoraki göç ettirildi. Onlarca TV ve Radyo kanalı kapatıldı. Onlarca gazete, dergi, dernek vs. kapatıldı. Bu tv, gazete, dergi ve derneklerin birçoğu, bölgede merkez konumunda olan Diyarbakır’da Ermeni ve diğer azınlıklar ile ilgili çalışmalara kendi programlarında yer verilerek destekleniyordu. Şimdi Surp Giragos Kilisesi tahrip edildi. Büyük hasarlar verildi. Kiliseye girişler yasaklandı. Hatta kilisenin içinde olduğu mahalleye bile giriş çıkışlar yasak. Kilise yöneticileri, resmi yöneticiler ile yaptıkları görüşmelerde kiliseyi onaracakları ve zararın ödeneceğini belirtmelerine rağmen böyle bir şey geçekleştirilmedi. Zararın giderilmemesi durumunda mahkemeye başvuruda bulunacakları belirtildi. Bölgede durumlar Ermeni ve gayri Müslimleri bu şekilde etkiler iken; İstanbul’da Ermenil’lere ait bir özel hastane (İstanbul Tüp Bebek Merkezi) OHAL kapsamında kapatıldı. FETÖ’cülere ait olduğu öne sürülerek kapatılan hastanenin tüm alet ve cihazlarına el konulup yağmalandı. Sahibi Op. Dr. Aret Kamer idi. Yine istanbul’da; İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nde 8 yıldır görev yapan gitar eğitmeni Ermeni Ari Hergel işten çıkarıldı. İstanbul Kapalı Çarşı olarak bilinen tarihi çarşının çoğunluğu Ermeni olan esnafların işyerleri boşaltıldı, Ermeniler ise ülkeyi terk etti.
Biz Ermeniler; bu filmi daha önce izlemiş, yaşamıştık. Bedelini de Medz Yegerni
(Ermeni Soykırımı-‘Akunq’ web sayfası) ile ödemiştik. Şimdi aynı senaryo Kürtler üzerinde, arta kalan gayri Müslim azınlık ve muhaliflere acımasızla uygulanmakta. Talat Paşa’dan sonra yaklaşık yüz yıldır ilk kez böyle acımasız bir yönetim ve uygulamaya maruz kalınmakta. İşin ilginç tarafı ülkenin yarısı da bu Bozkurt ve Sırtlanlar’ın lehinde ve bu oluşumun arkasında durmakta ve de destek vermektedirler. Böylece uyanmakta olan dev tekrar kabuguna çekildi…
30 Kasım 2016-Digranagerd
Akunq.net
Leave a Reply