Bölünme korkusu!

Hasan CemalHasan Cemal

Dış güçler Türkiye’yi bölecek, parçalayacak ve bir Kürt devleti kurulacak!
Bu korku, cumhuriyet tarihi boyunca bugünlere kadar ‘Türk devleti’nin peşini hiç bırakmadı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu babaları, koca bir imparatorluğun özellikle Batı’dan destekli milliyetçi hareketlerle nasıl parçalanıp çöktüğünü hiç unutmadılar.
Hatta, bu korkuları paranoya haline geldi.
Bu bölünme korkusu ya da paranoyası, Türkiye’de bir yandan ‘asker sorunu’nu beslerken, diğer yandan ‘birinci sınıf demokrasi’nin yolunu tıkamaya devam etti.

Ama ‘devlet’in 90 yıllık bu politikaları, ‘bölünme korkusu’nu bugüne kadar sona erdirmedi.
Kürt sorunu bitmedi, tersine gitgide derinleşti.
PKK bitmedi, tersine kökleşti, dağlardan şehirlere inerek siyasal hareket olarak güçlendi.
Kuzey Irak’ta Kürtler, Türkiye’nin ‘kırmızı çizgileri’ni berhava ederek devletleşme yolunda büyük mesafe aldılar.
Bir başka deyişle:
Türk devletinin korkuları bir işe yaramadı; korkulan neyse yıllar içinde başa gelmeye başladı.
Devlet, biz nerede yanlış yaptık diye bakacağına, dış güçler ve içerideki maşalar  ezberini bozmadan doğru bildiğini okumaya devam etti.
Ama ne oldu?
Kuzey Irak’tan sonra bu sefer Kuzey Suriye Ankara’nın kapısını çaldı.
Suriye Kürtleri, ülkedeki iç savaş koşullarından da yararlanarak, PYD-YPG önderliğinde ROJAVA’da (Batı Kürdistan’da) örgütlendiler.
Rojava’da 2014 yılı nisan ayında gazetecilik yaparken, dikkatimi ilk çeken şey her yanda asılı Öcalan poster ve resimleri olmuştu.
Sadece bunlar bile PYD-YPG’nin PKK ile yakınlığına, hatta içiçeliğine açık bir işaretti.

Kendi ‘oyun planı’mızı kuralım. Kürt sorununu terör sorunu olarak görmekten vazgeçelim

Şimdi Ankara’daki devlet, Kuzey Irak’ta yapamadığını Kuzey Suriye’de yapmaya çalışıyor dört beş yıldır.
Ama başaramıyor.
Başlangıçta İŞID’ı, El Nusra’yı bunun için destekleyip Kürtlerin, PYD-YPG’nin üstüne salıyor ama olmuyor.
Kırmızı çizgiler çekiyor ama bir süre sonra bunlar da buharlaşıp kayboluyor.
Fırat’ın batısı yasak diyor ama bunun da tutmadığı ortaya çıkıyor.
Çünkü Amerika’sı da, Avrupa’sı da, Rusya’sı da Kürtleri, her zaman olduğu gibi,  kendi başına bırakmıyorlar, PYD-YPG ile ilişkilerini bozmuyorlar.
PYD-YPG eşittir PKK, eşittir DAEŞ diye bas bas bağırsa da, Erdoğan’ın bu sesine pek öyle kulak verilmiyor.
Şimdi bir soru:
Ankara-Moskova arasındaki normalleşme süreci bu durumu değiştirebilir mi?
Erdoğan-Putin zirvesiyle Suriye politikasında yaşanması beklenen değişim, Türkiye’yi Kuzey Suriye’de rahatlatabilir mi?
Veyahut:
Türkiye-Rusya-İran-Esad’lı Suriye ekseni, eski deyişle mihveri kurulabilir mi?
Ve böyle bir mihver, ABD’yi Suriye’de dışlayabilir mi?
Bu sorular geçen gün, Türkiye’nin bölünmesi konusunda Amerika’yı öteden beri başdüşman olarak gören Aydınlık gazetesinin geçen günkü manşetini görünce aklıma takıldı.

Türkiye-Rusya-İran anlaştı:

PKK’NIN  SONU GELİYOR!

Görüşmelerin merkezinde Suriye’nin toprak bütünlüğü var.
Bölgesel işbirliği adımları, ABD’nin kara gücü PKK’nın sonunu getirecek süreci başlatıyor. 

Aydınlık’ın yukarıdaki manşeti, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un çok yakın geçmişteki bazı açıklamalarını da hatırlattı bana.
Satır aralarını da okuyarak şu noktalarda özetlenebilir Başbuğ Paşa’nın açıklamaları:

1- ABD’dir Türkiye’yi bölmek isteyen esas güç.
2- Bunun için Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçsüzleştirmek, itibarsızlaştırmak ister.
3- Gülen Cemaati’ni Balyoz ve Ergenekon’da bu amaçla kullanmıştır.
4- 15 Temmuz’un arkasında da ABD vardır.

http://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/bolunme-korkusu,15254

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930