Bugün Surp Zadik arifesi, yarın Surp Zadik. Kimisi için Paskalya Bayramı, benim için “Eydiya Héksor’e ” (Yumurta bayramı.)
Her evin kapısında kendi ailesine yetecek kadar 3-5 tane tavuk beslenirdi. Bu da günde 3-5 adet yumurta demekti. Aynı gün bu üç beş yumurta kullanılsa aile fertlerine birer tane yumurta düşmezdi. Bu nedenle babaannem yumurta takibi yapar, birkaç gün içerisinde toplanan yumurtaları ya haşlayıp bizlere bir öğün yemek niyetiyle yedirirdi ki adam başı bir yumurta ile doymadığımız için kardeşlerimizin yumurtalarından da kendimize pay almaya çalışırdık, yada biriken yumurtaları değişik yemeklerde kullanırdı. Yani anlayacağınız gibi, bir yumurta çok kıymetli idi.
Nedense bazı zamanlar beyaz renkli olan yumurtalarımız kırmızı renkli olurdu. Kırmızı renkli yumurta olduğu zaman yumurta bolluğu da olurdu. Birer tane yerine birkaç tane dağırdı babannem bizlere. Hatta bir kaç tanede arkadaşlarımıza verilmek üzere verilirdi. Yumurtalar kırmızı renge boyansın diye küçük kalaylı bakır tencerenin içerisine bolca soğan kabukları konulurdu ki yumurtalar kırmızı renkli olsun. Eğlenme fırsatı olmayan (işten güçten) babaannem bu gün yani yumurta bayramında bizleri eğlendirecek şeyler yapardı. Dedem bizlerle yumurta tokuşturma oyunu oynardı. Bazı hileleri bizlere gösterirdi. Büyük bir heyecanla yedikten sonra arta kalan yumurtalarımızı ceplerimize koyup arkadaşlar ile buluşur yumurta tokuşturma oyunu oynardık. Kim kimin yumurtasını tokuşturarak kırabilirse fazladan yumurta sahibi olurdu. Bazı arkadaşlarımızın yumurtaları yine beyaz ama bazı arkadaşlarımızın tokuşturma için bizler gibi getirdikleri yumurtalar kırmızı olurdu. Önceleri pek bir anlam veremiyorduk. Daha sonraları anlıyorduk ki kırmızı boyalı yumurta sahipleri de bizim gibi “Bafılle” çocukları idi. Yani Emeni kökenli. Yıllarca biz çocuklar farkında olmadan Surp Zadik Bayramını Yumurta bayramı olarak bu şekilde kutlardık.
Yıllar sonra Pasur’dan Diyarbakır’a taşınmak zorunda kaldık. Surp Zadik bayramımızı, Papazı olan ve aktif bir şekilde ayin yapılabilen Diyarbakır Surp Astvadzazdin (Meryem Ana) Süryani kilisisesinde küçük bir cemaatle kutladık. Aradan geçen yıllar sonra büyük bir hayalimiz olan Surp Giragos Kilisesi onarıldı. İbadete hazır bir vaziyete getirildi. Ama Türk devleti gayr-i resmi olarak yılda bir kez ayin yapabileceğimize izin vermişti. O da İstanbul Patrikrikhanesi vasıtası ile yapılacaktı. Ve de yapıldı.
Hemde müthiş bir kalabalık ile yıllar sonra ilk defa Surp Giragos Kilisesi’nde dünyanın birçok yerinden gelen Ermenilerin katılımıyla gerçekleşti. Surp Giragos’un eski günlerdeki gibi şahşahalı bir şekilde Surp Zadik Bayramı’nın kutlanması, hepimizi mutlu etmişti. Binlerce yumurta kırmızıya boyanmıştı. İstanbul’dan gelen Ermeniler Paskalya çöreği hazırlayıp yumurtalar ile beraber herkese dağıtılmıştı. Bir sonraki Surp Zadik’te buluşmak dileği ile Yergir’de yaşayan Ermenilerden vedalaşıp herkes yaşadığı ülkelerine geri dönmüştü.
Daha Surp Zadik gelmeden birkaç ay önce büyük bir “Rüzgar kalktı. Yel savurdu” Kilisenin olduğu yerde 4 ay süren bir savaş yaşandı. Bu bölge yer ile bir edildi. Evler, kiliseler, camiler, okullar, hamamlar devlet güçleri tarafından top ve tanklar ile yakılıp yıkıldı. Biz Yergir’de yaşayan Ermeniler 4 aydır gidemediğimiz Kilisemizin olduğu “Gavur Mahallesi”ne gidemez olduk. Halen dahi gidemiyoruz. Buralara verilen tahribatı görmememiz için sokak başlarına perde çekilmiş ve polis mevzileri oluşturlmuş vaziyettedir.
Yarın Surp Zadik yine eskisi gibi Kaplumbağa misali kabuğumuza çekilmek zorunda kaldık. Yine yumurtalarımızı evlerimizde gizli bir şekilde tokuşturmak zorunda kaldık. Sonraki yıllar büyük bir bayram coşkusu ile kiliselerimizde kutlamak için dualarıyla…
Pari Surp Zadik.
Kristos Haryav i Merelots.
Dikranagerd (Diyarbakır)
26 Mart Cumartesi 2016
Akunq.net