Neden imzaladım?

Gungor SenkalGüngör Senkal

1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum. diyen bir metnin imzaya açılmış olduğunu öğrendiğimde, hiç düşünmeden imzaladım.

Böyle bir metin hiç düşünmeden imzalanır mı?

İmzalanır!

Osmanlı’nın son döneminde, İttihat ve Terakki’nin İslamlaştırma ve Türkleştirme politikalarının ilk aşamasına tekabül eden İslamlaştırma, yani Anadolu’nun (ve kısmen Trakya) Türkleşmesi ve İslamlaşması mümkün görülmeyen unsurlardan temizlenmesi aşamasında, Emperyalistler arası 1. Paylaşım Savaşı’nın da yarattığı olanaktan yararlanılarak, imparatorluğun gayrimüslim halkları (Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler ve Yezidiler) soykırım, toplu öldürüm, cinayet, yakma, yıkma, yıldırma ve akla gelebilecek ve gelemeyecek (!) her türlü yolla temizlenmiştir.

Bunların doğruluğunu gösteren yeterince kanıt eldeki kaynaklarda, ayıklanmış mevcuduyla da olsa arşivlerde vardır. Olanaklar çerçevesinde yapabildiğim araştırmalar üzerinde yeterince düşündüm ve Ermenilere karşı bir soykırım yapıldığına kanaat getirdim.

Metni imzalamam hususunda düşünmemi gerektirecek bir durum yoktu.

Ama düşünmeden imzalamam bundan dolayı değil!

Ermeni soykırımı üzerine bana anlatılanlardan ikisini, bu yazı vesilesiyle sizlerle paylaşacağım.

Olayın geçtiği yer: Sivas

Anlatan kişi, Sivas’ın 4.5 km dışında, Tavra deresinde bulunan Halisbey çiftliğinde çalışan ortakçılardan biridir. Anlattığı tarihlerde yaşı 75-80 arasındadır. Bu da, tehcir sırasında yaşının 15-20 arasında olduğunu gösterir.

Bölgede yaşayan Ermeni kadın ve çocukları, saman taşımakta kullanıldığı için etrafı özel olarak yükseltilmiş kağnılarla Kızılırmak üzerindeki bir köprüye getirilerek oradan ırmağa atılmaktadır. Anlatımda, erkekler söz konusu değildir!

Anlatan kişi, Ermenilerin ırmağa dökülme işlemlerinin yapıldığı günlerden birinde, bir Ermeni kadınını bizzat kendisi köprüden atmaya çalışmakta, kadın ise var gücüyle direnmektedir. Bu sırada kadının yeni olan tumanının (don) ayırdına varmıştır. ″Nasıl olsa birazdan öleceksin, ihtiyacın olmaz″ diyerek, kadının tumanını çıkarmaya çalışır. Tumanı büyük bir gururla evdeki eşine götürecektir. Sonunda, kadının tumanını çıkarmayı ve onu Kızılırmak’ın sularına donsuz atmayı başarmıştır!

Olayın geçtiği yer: Trabzon

Akçaabat ilçesinin bir köyünde yaşayan Ermeniler, başka bir yere nakil gerekçesiyle sandallara bindirilerek Karadeniz’de boğulur. Sandaldan atılan Ermeni kadınlardan biri, sandalın kenarından tutunmayı başarır ve bir türlü bırakmaz. Onları boğmakla görevli zabit, kadının sandala tutunan parmaklarını satırla keser.

Olayı anlatan da bir kadındır ve parmakları kesilerek ölüme gönderilen Ermeni kadınının yerlerine oturan aileden gelmektedir.

Hiçbir şey bilmiyor olsaydım, bana anlatılan haksızlıklardan yalnızca biri için bile hiç düşünmeden özür dilerdim.

Çünkü, hiçbir yasa vicdanımın bana olan yaptırımından daha güçlü değildir.

Özür dileme kampanyasının, kimilerinin beynindeki küçük hitlerciklere karşı başkaldırabilme yürekliliği göstermesine aracı olması dileğiyle…

http://sendika4.org/2009/01/neden-imzaladim-gungor-senkal/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930