Ne zaman 2 Nisan gelse yüreğim burkulur, vicdanım sızlar, insanlığımdan utanırım…
Ne zaman 2 Nisan gelse yalın ayak yollara düşmüş kadınlar gelir aklıma, açlıktan ölen çocuklar, yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan gözü yaşlı analar , bağrı yasılı babalar gelir aklıma…
2 Nisan Van’ın kurtuluşu diye yazılır resmi devlet tarihinde. Ermenilere zulüm, katliam, sürgün diye okunur insanım diyenin vicdanında.
Evet, bu gün 2 Nisan!
Bu gün Van’nın “düşman”dan Kurtuluşunun 97’nci yılı kutlanıyor!
Bundan tam 97 yıl önce yani 7 (yedi) Ermeni öldürenin cenneti garantilediği yıllar. 1918’de Vanlı Ermeniler sürüldü. Kaçıp sürgünde hayatlarını kurtaranlar yine de şanslı olanlardı. Geride kalanlar arka arkaya dizilip, silahım kaçtanesini delip geçecek, bir kurşunla kaç tanesini öldürebilirim denilerek vahşice katledildiler.
Akıl almaz işkencelerden geçirildiler.
2 nisan kutlanıyor Van’da.
Şiir okuyan ilkokul çocuğunun sesi kulaklarımda: “Vanlıyam Şanlıyam Kılıcı Kanlıyam”
bu sözün devlet literatüründe gizlenmiş bir anlamı vardır; “Vanlıyam çok Ermeni öldürdüm kılıcım kanlıdır bu yüzden de şanlıyam”
Ermeni kalıntılarını dahi bırakmamak için asimilasyonu derinleştirmek için hikayeler uydurdular. Bizler de bu hikayelere kandık. Yıllarca dilden dile aktardık.
Bu hikayelerden bir tanesi de “Akdamar Adası” hikayesidir. Güya Müslüman çoban, papazın kızı Tamar’a aşık olmuş. Geceleri gizlice buluşuyorlarmış. Buna karşı çıkan papaz, çoban yüzerek adaya yaklaştığında elindeki feneri kayalıklara doğru tutmuş, çoban da kayalıklara doğru yüzünce bir kayaya çarpıp ölmüş. Ölmeden önce de “Ah Tamara” diye inlediği söyleniyor. Bundan sonra adaya “Ah Tamara” denmiş. Günümüze kadar Ah Tamara adası olmuş AK Damar adası.
“Oysa Ah Tamar (Ak Damar) adasının ismini 1184-1213 yılları arasında yaşayan Gürcü Kraliçesi Tamara’dan aldığı biliniyor. Adadaki kilise Gürcü Kraliçesi’nen ithaf edilmişti. “Ağ” kelimesi ise Ermenice’de “güzel” anlamındadır. “Ağ Tamara” yani “Güzel Tamara” denilmekte adaya”
Velhasıli kelam çoban hikayesinin olayla ilgisi olmadığı gibi, Ermenilerin Van’da kalan izlerini yok etmek için uydurulmuş bir yalan hikayedir.
Bu yalan hikayelere, inkara daha ne kadar devam edeceksiniz Ey! müslümanlar?
Bırakın İttihatçıların torunları dedelerinin hatalarını savunmayı sürdürsün, siz bu günahlara daha fazla ortak olmayın.
Îslamiyette bir kötülük, bir haksızlık, bir zulüm gördüğünüzde bırakın onu savunmayı elinle olmazsa dilinle o da olmazsa kalben buğz ederek onunla mücadele etmeniz gerek.
Allah’ın peygamberi “Suç işleyen benim kızım dahi olsa onu cezalandırırım” der.
İslamiyet emaneti kul hakkından sayıp buna Allah bile karış(a)mazken, Müslümanlara emanet bırakılan Ermenilerin atalarına, çocuklarına ait mezarları bile yok ettik Mezarlarında altın var diye !..
Evet, birtakım Ermeniler düşmana yardım ettiler. Ve bazı Ermeniler çeteciliğe baş vurdular, birçok cinayetlerde bulundular. Ama devletin vazifesi, failleri yakalamak ve sadece onları cezalandırmaktı.
Binlerce masum insanı çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden Vatanından ayrırarak yollarda ölüme, Suriye çöllerinde açlıktan, hastalıktan, sıcaktan telef olmalarına sebebiyet vermek değildi.
Bugün bize düşen de gerçekleri araştırmak, vicdanımızın sesine kulak verip gerçekleri, doğruları haykırmaktır.
Affedin bizi… atalaramız atalarınızı koruyamadı. Özür dileriz !..
http://blog.radikal.com.tr/insan_haklari/ermeniler-affetse-bile-allah-affetmeyecek-95396





Leave a Reply