Dedenin mezar taşını okurken acı hakikatlere üzülme…

Aykut IşıklarAykut Işıklar
Toplumsal ve ekonomik hiçbir sorunu kalmamış(!) olan ülkemizde, konuşmak, tartışmak, bozulmak, sevinmek için yeni bir oyuncak bulundu. Okullarda Osmanlıca’nın mecburi ders olarak okutulması tartışması çok tuttu. Bir haftadır her yerde bu konuşuluyor. Destekleyenler de, karşı gelenler de Osmanlıca’ya ve günümüzdeki işlevine dar açıdan baktıkları için bilimsel tartışma değil de sığ bir mahalle kavgası görüyoruz. Osmanlıca üç kıtada hükümdar olmuş bir imparatorluğun resmi diliydi. Şimdi Osmanlı İmparatorluğu topraklarında kendi dilini konuşan ve milliyetçilik kavramına sahiplenen onlarca devlet var. O devletlerden kaçıp gelenler Anadolu’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları. Şurası bir gerçek hangi danışman bulduysa akıllı adammış. Tam zamanında ortaya attı. Biliyorsunuz 17 Aralık’ta Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en önemli Meclis soruşturmasının yıl dönümünü kutlayacak. Soruşturma nereye uzanır, bilemeyeceğim ama Osmanlıca tartışması tam da bu günlerde alternatif olacak. Milli Eğitim sistemimiz çöküyor, bunu tartışan yok. Arap Alfabesi’nin zorunlu hale getirilmesi, Osmanlıca’nın mecburi ders olması yüz binlerce kitabın fırınlarda yakılması demektir. O zaman da her şeyin alternatifi ortaya atılacak.

Pek çok konuda ezberimiz bozulacak

Ders kitaplarında ve ansiklopedilerde bize okutulan birçok konunun kasıtlı yalan, bilinçli senaryo olduğunu öğrenince üzülmez misiniz? Örneğin tarihe mal olmuş çok ünlü bir mimarımızın Ermeni asıllı olduğunu öğrenince şaşırmaz mısınız? O mimar ki her zaman Osmanlı padişahlarının yanında seferlere çıkmış, ordunun rahat gitmesi için köprüler yapmış bir kahraman, bir vatanseverdir. Osmanlıca öğrenince pek çok konuda ezberimiz bozulacak. Saray müziği dediğimiz Türk sanat müziği eserlerinin bestecilerini tanıyınca şaşırmayın. Türkler o yıllarda Orta Anadolu’da davul zurna çalıp, horon tepiyordu. Şayet Osmanlıca kitaplar okumaya başlarsanız, bildiğiniz Türk müziğindeki en büyük bestecilerinin Ermeni, Rum, Süryani, Acem, Çerkez, Azeri, Fars olduğunu görürsünüz. Padişahlara ilk erkek çocuk veren valide sultanları da okuyacağız. Bazıları sıkı Katolik olan Lehistanlı kızlar… Rum, Çerkez, Boşnak gibi pek çok etnik grubun güzel kızlarının sarayda neler yaptığını öğreniriz. Hangi padişahın annesi Müslüman’dır? İstanbul’un camilerini, saraylarını, hanlarını, köşklerini ve yalılarını hangi mimar kardeşler yapmıştır?

Yemekler de öyle. Örneğin yemekleriyle ünlü Gaziantep’ten 20 farklı kültür geçmiştir. Hele hele o ünlü Osmanlı mutfağı var ya… Hani zeytinyağlı dolmaları, her çeşit patlıcan yemekleri, börekleri… Bunların orijinali ya Ege’de Rum’dan kalmadır ya da Kayseri çevresinin tarihi Ermeni yemekleridir… Balkanlar’dan gitme börekleri ve süt ürünlerini de unutmayın.

Bundan 20 yıl kadar önce Polonya-Osmanlı tarihine meraklıydım. Çok şaşırdığım bilgilerle karşılaştım. Polonyalılar yani Lehler at yetiştirmeyi ve atla savaşmayı iyi biliyorlar. Pek çok Polonyalı subay Osmanlı ordusuna katılmış. İsmini değiştirip, tarihe mal olan Osmanlı paşası olmuş. Hatta padişah tarafından ordu kumandanı yapılanı bile var.

“Ben dedemin mezar taşında yazılanları öğrenmek istiyorum” derken her şeye hazırlıklı olmalıyız. Çok büyük sürprizlerle karşılaşabiliriz. “Ya o da mı öyle” deyip geçmişimiz hakkında kötü şeyler düşünmeyelim…

http://www.bugun.com.tr/pages/marticle.aspx?id=1386030

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930