‘Türkiye’nin yokolan dilleri’ dosyamızda bugün Lazca, Ermenice, Süryanice, Hemşince, Ladino, Çerkes dilleri ve Pontus Rumcası’nı mercek altına alıyoruz.
Türkiye’nin kaybolan dilleri’ dosyamızın ilk bölümünde, UNESCO’nun tehlike altındaki anadiller listesinde yer alan dillerden en çok konuşulanı olan Zazaca’yı ve Zazaca’nın Kürtçe’yle ilişkisini incelemiştik. Dün yayına giren ikinci bölümde ise 3 ölü dili ve her an ortadan kalkma riski altında bulunan Hertevin dilini mercek altına aldık.
UNESCO’nun listesindeki diğer diller şunlar: Gagavuzca, Ladino, Süryanice, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Rumcası, Romani (Çingene dili), Suret (Süryanice’ye benzeyen bir dil), Batı Ermenicesi, Abhazca, Adige ve Kabar-Çerkes dilleri.
Yazı-dizimizin bugünkü bölümünde meselenin “ana gövdesini” masaya yatırıyoruz. Bazıları binlerce yıl öncesine dayanan bu Anadolu dillerine neler oluyor? Bu diller neden yok olma sürecine girdiler?
BATI ERMENİCESİ
UNESCO’nun listesinde Ermenice adıyla yer alan dil esasen Batı Ermenicesi. Geçmişte dünya üzerindeki Ermenilerin yarısı İran’da, diğer yarısı ise Osmanlı Devleti’nde yaşardı. Bu farklılık, Ermeni dilinin İstanbul merkezli ‘Batı Ermenicesi’ ve İsfahan merkezli ‘Doğu Ermenicesi’ olarak iki ayrı lehçeye ayrılması sonucunu beraberinde getirdi. Her iki dilin de kendine has bir kültürü ve edebiyatı olmakla beraber, gerek Osmanlıların İran’a göre daha güçlü bir devlet olması ve gerekse Osmanlı Ermenileri’nin Batı’ya daha yakın oluşu hasebiyle, Batı Ermenicesi daha baskındı. Bu iki lehçe arasındaki mesafenin Türkçe-Azerice mesafesi kadar olduğunu belirten Nişanyan, Doğu Ermenicesi’nin yaklaşık 20 yıldır egemen lehçe hâline gelmekte olduğunu anlatıyor:
“Ermenistan bağımsız olunca kaçınılmaz bir biçimde Doğu Ermenicesi başat lehçe haline gelmeye başladı. Bir ulus-devletin dili olarak sahneye çıktı. Batı Ermenileri hep burun kıvırırlardı eskiden beri Doğu Ermenicesine. Kimse onu öğrenmeye tenezzül etmezdi. Şimdiyse gitgide artan bir oranda –ben dâhil– Doğu Ermenicesini tanımaya ve hatta kullanmaya başlıyoruz”.
Batı Ermenicesi için en büyük problem, Türkiye’de yaşayan Ermeni yurttaşların sayısının Cumhuriyet tarihi boyunca farklı dönemlerde, farklı sebep ve ölçeklerde azalmış (ve halen azalıyor) olması… Ancak kendi kilise ve okullarının olması, Ermenice yayın yapan Jamanak ve Marmara gazetelerinin yanı sıra bu ikisinden daha fazla sayıda okura ulaşan Agos’ta da Ermenice sayfaların bulunması, ve diaspora Ermenilerinin çoğunun Batı lehçesini konuşuyor olması bu kadim dil için belki bir avantaj olarak görülebilir.
“Hemşince ilginç bir dil. 23 köyde konuşulan bir dil Hopa ve Borçka’da. Artı, bir takım göçmüş gruplar tarafından Kocaeli’de, Bursa’da bir iki köyde konuşulan bir dil. Bu, Ermenice’nin bir lehçesi. Fakat Hemşinliler Müslüman. Ve özellikle genç kuşak çok yoğun bir ideolojik bombardıman altında. Konuştukları dilin bir Orta Asya dili olduğuna kanaat getirmişler. Hatta Kıpçakça’nın bir lehçesi olduğuna dair kendilerine bir şey öğretilmiş. Yaşlılar neyin ne olduğunu biliyor. Ama gençler fanatik bir Türk milliyetçiliği çerçevesinde “Atalarımız Orta Asya’dan geldi, biz Ermeni filan değiliz” diyor. Yaşlılar da “Ermeni kökenliyiz” demiyor ama “dilimiz Ermenicedir” diyor.
Hemşinliler kamyonculuk yapar genellikle, ata mesleği kamyonculuktur. Şimdi biraz Ermenistan’la ilişkileringelişmesiyle Ermenistan’la nakliye işlerine girmeye başladılar ve birden bire Ermenice’nin iyi bir şey olduğu kanaatine varmaya başladılar. Yani orada çok hızlı bir bilinç değişimi yaşanıyor son 10 yıldır”.
Kısaltılmıştır
“ntvmsnbc”




Leave a Reply