1843… Molla Süleyman’ın ölümü…
Trabzon Başpiskoposu, Gizli Hristiyan vatandaşları ve Trabzon’daki akrabaları Mollanın zamansız ölümünü hemen öğrendiler. Aynı gece Başpiskopos Kemerkaya’daki kardeşinin evine Hristiyan cenaze törenini ifa edecek bir papaz gönderdi.
Molos’ta Müslüman cenaze töreni için hazırlık yapılıyordu. Geleneklere göre, bakır kazanda su kaynatıldı, merhumun çıplak bedeni tahtaya yatırıldı ve sıcak su ve sabunla yıkandı. Ertesi gün, merhum camiye götürüldü. Müslümanlar ölüyü asla caminin içine sokmazlar, cami kapısının sağ yanındaki teneşire koyarlar. Cenaze töreni burada gerçekleştirildi ve merhum Trabzon’un ana meydanından itibaren uzun Maraş Caddesi’nin başladığı bir noktadaki büyük Müslüman mezarlığına gömüldü. Kardeşleri ve aile üyeleri de aynı mezarlıktaydı. Bu mezarlık Rus işgaline kadar oradaydı ve bir duvarla çevriliydi.
MEZARLIK KALDIRILDI, MARAŞ CADDESİ YAPILDI
1916 yılından sonra, Rus mühendisler kasaba planlaması doğrultusunda mezarlığı kaldırdılar ve ticarette gelişmiş Uzun Sokak’a paraler olarak, dış duvarda biten büyük bir meydan açtılar. Bu meydanın adı şimdi Maraş Caddesi’dir. Gizli Hristiyanlar uzun yıllardır oraya gelir ve akrabalarının mezarları ve Molla Süleyman’ın mezarı başında Hristiyan dualar fısıldarlar ve kısa anma törenleri yaparlardı.
Bu Hat-ı Hümayun’a kadar böyle sürdü. Çünkü, Gizli Hristiyanlar’ın inançlarını açıklamaya başladığı ve Hristiyan olduklarını resmen ilan ettikleri 1856’dan sonra Türkler çok kızdı. Efradın ölü Müslüman ataların üzerinde hiçbir hakkı kalmadı. Müslüman atalarının mezarlarında dua okumak üzere Müslüman mezarlığına girmeleri kesinlikle yasaklandı. Büyükannemin tek arzusu, bedeninin yıkanmasıydı. Yıkanmadan beni mezara koymayın, demişti. Bu arzusunu yerine getirememenin üzüntüsünü duyduğum zamanlar olmuştur.
MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI
Gizli Hristiyanların ifşasından sonra. Mezarlıkların kapıları onlara kapandı. Daha önce söylediğim gibi, mezarlık bir duvarla çevrildi ve duvardan bazı şekilsiz kulübeler sarkıyordu. Bu kulübelerden biri iki katlıydı ve Ermeni bir dula aitti. İkinci kat mezarlığın duvarı üstüne sarkıyordu ve odalardan birinin penceresi mezarlığın içine bakıyordu. Hristiyanlar dula biraz para veriyor ve pencereden atalarının mezarlarına göz atıyor, dua okuyorlardı. Özellikle Cumartesi Tüm Ruhlar gününde Ermeni dulun evine gelenler, Tanrı ve kul korkusuyla sevgili ölülerine görevlerini ifade ittiğine inanan yeni myrhophor kadınlardı.
Ruslar’ın makinaları 1916’da mezarlığı tahrip etti ve Müslüman Osmanlıların inatçılığı da tuz biber ekti. Osmanlı yönetimi bir Müslüman’dan bir Hristiyan’a miras hakkı tanımadı. Ölülerine sahip çıkamadılar.
(Gizli Din Taşıyanlar kitabından…)
Fotoğrafta: Sakız Adası, Kale’deki Türk mezarlığı (fotoğraf temsili olarak konulmuştur)
http://devrimcikaradeniz.com/2013/09/25/trabzonda-bir-gizli-hristiyan-molla-suleymanin-cenazesi/





Leave a Reply