Direniş sürüyor… Zafer eninde sonunda devlet terörüne direnen halklarımızın olacaktır!

Taksim 24 Nisan AnitiDostlar;

İnkârcı TC rejiminin, keyfi, dayatmacı, yağmacı uygulamaları hiç beklemediği bir anda ve yerde Türkiye halklarının görkemli Haziran direnişiyle karşılaşarak tarihinin en büyük cevaplarından birini aldı.

Bulduğu her arsayı, giderek yeşil alanlar dahil her yeri beton binalarla kaplayıp, rant ve inşaat yağması peşinde koşan rejim İstanbul’un bir avuç direnişçi gençliğinin yaktığı direniş ateşini zorbalıkla söndürmeye kalkınca, isyan ateşi bütün ülkeyi baştan başa sardı. Toplumu giderek tek-tip İslami bir kalıba sığdırmak isteyen; basının büyük oranda susturulduğu; başta Kürt ulusunun direnişi olmak üzere tüm muhalefetin zorbalıkla, ezilmeye çalışıldığı; gazetecilerin, sendikacı, avukat ve milletvekillerinin cezaevlerine doldurulduğu; etnik, dinsel, mezhepsel, kültürel, cinsel, sınıfsal her türlü ayrımcılığın daha da derinleştirildiği; komşularına karşı savaş çığırtkanlığı yapan Yeni-Osmanlıcı yayılma emelleri içinde ve emperyalizmin Ortadoğu taşeronluğunu üstlenmiş bu rejim; kendini yenilmez sandığı bir anda müthiş bir meydan okumayla birkaç gün içinde sarsıldı tüm otorite ve özgüvenini yitirdi.

Gezi Parkı direnişleri farklı renklerden farklı eğilimlerden, çok farklı düşünce ve gruplardan insanları yan yana getirmeyi, zulme ve faşizan uygulamalara barikatların arkasına geçirmeyi başarmasıyla; sivil, barışçı, kitlesel direniş yöntemlerine sonuna kadar sahip çıkması ve nihayet AKP gericiliğini geri adım atmaya zorlamasıyla tarihe geçti.

AKP rejimi, bu direnişler karşısında bütün Avrupa ülkelerinin 10 yılda kullandıkları biber gazını 6 günde direnişçilerin üzerine sıkarak, ne kadar büyük bir panik ve korkuya kapıldığını gösterdi. 4 insanın hayatına, binlerce yaralıya mal olan bu polis terörü, beklenmedik çeşitlilik ve zekice eylemliliklerle karşılık buldu, geriletilemedi.

Dün Roboski’de nasıl katliamın sorumlularına sahip çıktıysa Gezi Parkı Direnişi’nde de devlet şiddetine aynı şekilde sahip çıkmaktadır. Bir anlamda İstanbul’da demokrasi askıya alınmış olağanüstü hal ilan edilmiştir.

Değerli dostlar, ancak bu saatten sonra artık bu zorbalıklar nafiledir. Dünya basını da direnişçilerin gösterdiği kararlılık ve rejimin zorbalığı karşısında gerçekleri kısmen de olsa; Türk basınındaki egemen kör-sağır ve söylemez oyununa karşılık tüm dünyaya yayınlayarak rejimin deşifre olmasını sağlamıştır. Rejimin böbürlenmelerinin boşluğu ve yapay demokrasi imajlarının sahteliği ortaya çıkmıştır.

Direnişin bundan böylede her alanda farklı biçim ve yoğunluklarda süreceğini ve inkarcı rejimi sürekli gerileteceğine inanıyoruz. Hrant kardeşimizin dediği gibi “Su çatlağını bulmuştur…”

Direnişler sürecinde kimi grupların Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle direnişe katılmalarını ise bu başkaldırıyı yolundan saptırma ve “Kemalizmin rövanşı” gibi hiç ilgisi olmayan bir mecraya çekme gayretleri olarak görüyoruz. Her iki simgenin de Anadolu’nun kadim halkları üzerindeki soykırım ve ulusal zorbalığın simge işaretleri olduğuna kuşku yoktur. Bu simgeler özgürlük, eşiklik ve hak arayışlarının değil, onu bastırmanın sembolleri olabilir ancak. Nitekim AKP rejimi kendi düzenlediği gösterilerde herkesin eline bir Türk bayrağı tutuşturmakta; rengârenk afiş ve pankartlarla donatılmış AKM binasını ise İki devasa Türk Bayrağı ve Mustafa Kemal Posteri asarak bu simgelerin direnişi değil iktidarı, zorbalığı temsil ettiğini çok veciz biçimde göstermiştir.

Direnişçi dostlarımızın bu simgelerin taşınmasına karşı daha duyarlı davranmalarını talep ediyoruz.

Gezi Parkı bir zamanlar kadim Ermeni halkının mezarlığıydı. Bu mezarlığı dümdüz eden Osmanlı Yönetimi, yerine “Topçu Kışlası” inşa etmişti. Cumhuriyet yönetimi ise bu yapıyı yıkarak burayı Park alanı haline getirdi, parkın merdiven taşlarını bir zamanlar bu mekanın isimsiz sahiplerinin mezar taşlarıydı. AKP rejimi ise buraya yeni döneme uygun AVM inşa etmek istiyor. Görüldüğü gibi soykırımcı inkârcı rejimler birbirini takip ederken, her alanı istediği gibi yıkıp biçimlendirme ve gerçek kimliğini yok etmekte birbiriyle yarışıyorlar. Yapmadıkları tek şey, insana saygı, doğaya saygı, tarihsel miraslara saygı, kültürel çoğulculuğa saygıdır.

Biz, görkemli bir isyan ve direniş destanı ile ayağa kalkan gençlerimizden, ilerici, devrimci insanlarımızdan zulme kimliksizleştirmeye karşı direnişin sembolü olan Gezi Parkı’nın adının “Hrant Dink Parkı” olarak değiştirilmesini; bu parka Türkiye’nin ilk büyük Soykırım Anıtı’nın dikilmesini öneriyoruz. Direnişi tarihsel temelleriyle, bu toprakların insanların yok edilmek istenin tarihsel kimlik ve mirasına en iyi şekilde sahip çıkarak, geleceği Gezi Parkının ağaçları gibi tek ve hür ve kardeşçesine inşa etmenin en iyi simgesinin bu olacağını düşünüyoruz.

Gezi direnişi hepimize coşku ve umut veriyor. Ülkemiz insanının üzerine çöken ölü toprağını silkip atmasını, görkemli bir coşku ile ayağa kalkmasını selamlıyoruz.

Frankfurt, 22 Haziran 2013

Verein der Völkermordgegner e.V. Frankfurt / Mai

Soykırım Karşıtları Derneği  (SKD); 

Kontakt : Ali Ertem Tel.: 0049/69/5970813;

E-Mail: [email protected]

Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

December 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031