Arjantinli gazeteci İstanbul, Amasya, Diyarbakır, Batman, Tunceli ve Muş’ta araştırmalarda ilginç olaylarla karşılaştığını belirtiyor. Arjantinli gazeteci İstanbul, Amasya, Diyarbakır, Batman, Tunceli ve Muş’ta araştırmalarda ilginç olaylarla karşılaştığını belirtiyor. Örneğin, 1915 olaylarında Amerika’ya kaçan ailenin Palu’da kalan üyeleri Müslümanlığı seçip aralarından imam olanlar bile var. Aynı ailenin Amerika’ya kaçan üyeleri içinden de başpiskopos çıkmış.
HADJİAN’IN İLK DURAĞI KURTULUŞ
Arjantinli gazeteci Avedis Hadjian’IN Türkiye’de yaptığı araştırmalarının ilk adresi İstanbul’un Kurtuluş semti. Kurtuluş’ta Çingene Ermenilerin toplandığı bir pastanede yaşlı bir Ermeni’nin “Sen kimsin, Türkiye’yi bilir misin?” sorusuyla karşılaşan Hadjian, ülkeyi pek tanımadığını kendi kendine itiraf ettikten sonra ekliyor. Ama Ermeniler de dahil Türkiye’de kimse onun ve onun gibilerin gerçekte kim olduklarını bilmiyor. Türkiye’de “gizli Ermeniler” adıyla bilinen gizemli bir azınlığın olduğu belirtilen habere göre, yaklaşık bir asırdır gerçek kimliklerini gizleyen insanların büyük çoğunluğu doğu illerinde olmak üzere, İslam dininin Sünnilik ve Alevilik gibi çeşitli mezheplerini benimseyerek Türk ya da Kürt kimliği altında yaşıyor. Her şeye rağmen özellikle Batman’ın Sason ilçesinin köylerinde yaşayan küçük bir topluluk Hıristiyanlıklarını korumaya devam ediyor.
ERMENİLER GİZLİ BİR YAŞAM SÜRÜYOR
Gizli Ermenilerin sayısını tam olarak kimsenin bilmediğinin altını çizen Hadjian, birçok gizli Ermeni’nin kimliklerini açık etmekten korktuğuna şahit olduğunu anlattıktan sonra Palulu bir gizli Ermeni’nin sözlerini aktarıyor: “Türkiye Ermeniler için hala tehlikeli bir yer”. Değişik kimlikler altında yaşayan gizli Ermeniler, kimliklerini açık yaşayan Ermeni vatandaşlarla ilişkiye girmekten de kaçınıyor. Yabancılarla ilişki kurmuyor. Hadjian, gizli Ermenilerin bir kısmının dedelerinin ya da ebeveynlerinin Ermeni olduklarını kabul etmelerine ve Türk ve Kürt komşularınca Ermeni ya da gavur diye adlandırılmalarına rağmen bunu reddettiklerini, bazılarınınsa gerçek kimliklerini kabul etmelerine rağmen bu bilgiyi kendi çocuklarından sakladıklarını anlatıyor. Hadjian, bir kimsenin gizli Ermeni olduğunu anlamanın hiç de kolay olmadığını söyleyerek çeşitli örnekler veriyor. Örneğin, Amasya’nın son Ermeni’si olan ve Hıristiyan inancına göre yetiştirilmiş Hrant Dink’le aynı okulu bitiren Rafel Altıncı Müslüman olup, bir Türk kızıyla evlenmiş, kızını da Türk olarak yetiştirmiş. Altıncı yıllar sonra yeni yeni kabul ediyor Ermeniliğini. Muş’un bir köyünde yaşayan Jazo Uzal, kışı geçirdiği İstanbul’da kiliseye giderken, yazın döndüğü köyünde oruç da dahil olmak üzere İslamiyet’in ibadetlerini yerine getiriyor.
“SÜNNİ OLMAM KENDİMİ DAHA AZ ERMENİ HİSSETTİRMİYOR”
Öte yandan, Diyarbakırlı avukat Mehmet Arkan, yedi yaşına kadar ailesinin Ermeni olduğunu bilmeden büyüyor. Ta ki mahalledeki Kürt arkadaşıyla kavga edinceye kadar. Durumu babasına sorunca, söylenenlerin doğru olduğu ama kimseye söylememe tembihi alıyor. 1960’ların sonuna kadar bölgedeki Ermeni köylülerinin Kürtleri mallarını ilhak etmelerine ve genç kızları kaçırmalarına izin vermemek için silahlandığını, zaman zaman sıcak çatışmalar yaşandığını anlatan Arkan “On sene öncesine kadar herkesten kimliğimizi saklıyorduk, ama artık Diyarbakır’da Ermeni olmak tehlikeli değil” diyerek Surp Giragos kilisesinin restorasyonunu örnek veriyor. Arkan, sünni olmasının ve namaz kılmasının kendini daha az Ermeni hissettirmediğini söylüyor.
AYNI AİLEDEN BİRİ İMAM BİRİ BAŞPİSKOPOS
Bazı durumlarda gizli Ermenilik beklenmedik dönüşümlerde yaşamış. Örneğin 1915 olaylarından sağ kurtulan Palu’nun Bagin köyündeki Ogasyan aşireti, Amerika’ya göçerek Rhode İsland’a yerleşmişler. Tarlalarında çalıştırılmak üzere bir Kürt aşiret reisinin kaçırdığı ailenin küçük oğlu Kirkor daha sonra ağa tarafından yetim Zermanla çok küçük yaşta evlendiriliyor. Her ikisi de Palu’nun bir köyüne yerleşip, İslamı seçip, Türkçe isimler alıyor. Hacca bile gidiyorlar birlikte. Yıllar sonra ABD’deki akrabalar Kirkor ve Zerman’la bağlantı kuruyorlar. Şimdi Kirkor ve Zerman’ın bir torunu Harput’ta bir camide imamlık yaparken, ikinci kuşaktan yeğenleri Oshayan Cloloyan New York Ermeni kilisesinin başpiskoposu olmuş. Hadjian, Tunceli ve çevresinde de gizli Ermenlerin varlığından söz ettiği yazısında kendisinin de Sason’da bir olaya tanıklığını anlatıyor. İkamet ettikleri Batman’ın Sason ilçesinin köylerinden yola çıkıp Raman Dağı’ndaki kutsal yere hacı olmaya giden Ermeni kafiledeki 6-7 yaşındaki bir kız çocuğunun sırtındaki beyaz çuval rüzgarın etkisiyle ters dönünce Ermeni hacını gören yazar fotograf çekmek için yaklaşıyor. Resim vermemek için yüzünü eşarbıyla gizleyen küçük kız “Ermeni misin, ailen de Ermeniler var mı? sorularına “biz müslümanız” diyerek yanıt veriyor.
SİİRT ERMENİLERİ
19.yüzyılın ilk yarısında Siirt’i ziyaret eden Avrupalı seyyah/misyonerlerin notlarında Siirt merkez nüfusunun üçte birinin müslüman üçte ikisinin de gayri müslim (Ermeni, Nasturi ve Yahudi) olduğu ve tüm halkların beraberce sorunsuz yaşadığı yazılır. günümüzde Siirt ve civar köylerinde irili ufaklı 13 kilise ve manastır kalıntısı mevcut. Birinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar’ın temmuz 1915’te Bitlis’i işgal hesapları yaptığı dönemde Siirt Valisi Rus İşgaline tedbir almak amacıyla Siirt ve civarında yaşayan gayr-i müslimlere karşı bir harekât başlatır. Bu harekat sonucunda Özellikle merkezdeki Holaniye, Handevis köyü ve Deyr kilise/manastırlar yağmalanır ve yıkılır, hatta Deyr mevkiindeki Mor Yakup manastırındaki 30 bin kitabın yakıldığından söz edilir. Katliamdan kaçan Nasturi Mor Yakup Manastırı Başpiskoposu Addey Şér askerler tarafından takip edilerek Şimdiki Eruh’un Tanzıh (Kavaközü) Köyünde Saklandıkları mağarada katledilir. Şair/Yazar Bilim insanı Addey Şér 1905’te Avrupa’dan getirdiği yardımı Siirtli fakirlere Hıristiyan/Müslüman ayırımı gözetmeden adil dağıtması ile anılır. Birçok Ermeni ve Nasturi aile ya sürgün edilir, ya katledilir veya zorla din değiştirilerek Müslümanlaştırılır. Kürtler zorla Müslümanlaştırdıkları gayri Müslimlere “mısılméni” yani Müslümancık yani sonradan Müslüman olanlar derler ve hala bazı ailelerin lakabı böyledir. Zorla Müslümanlaşanlar zamanla ”dindar” birer vatandaş ve korkusundan kendisini ve inancını gizleyen “kripto” Ermeni veya Nasturi olur. Kökeninin, Müslüman Arap ve Kürt zannederek bu durumdan bi haber olarak yaşayanlarında sayısı bir hayli fazla. Siirt’te Birçok Arap veya Kürt’ün, annelerinin veya ninelerinin Ermeni kökenlidir demesinin sebebi bundandır.
Kaynak: Siirt Vakayinamesi – Yaba Yayınları
http://www.siirtnews.com/haber-3532-anadolu_ve_siirtte_gizli_ermeniler.html
Leave a Reply