YAHUDİ Soykırımı’nda görev alan Ribbentrop ile Auschwitz Kampı’nı kuran Höss gibi pek çok Alman subay, stajlarını 1915 Ermeni Soykırımı’nda Osmanlı’da yaptı.
I.Büyük Savaşta müttefiki olduğumuz Almanya’nın, Osmanlı ordusunda kilit pozisyonlarda görev yapmış olan subayları, ne ilginçtir ki II. Büyük Savaş sürecinde de Nazi Almanyası’nda kilit pozisyonlarda bulunmuşlardı. Hep gözden kaçmış olan bu olgu, Büyük Savaş sürecinde kimlerle ittifak kurduğumuzu hiç aklımıza getirmediğimiz ve sorgulamadığımız gerçeğini göstermektedir.
Alman militarizminin denetimi altına girerek yetişmiş olan İttihatçıların, 1908 yılında “Özgürlük, Eşitlik, Adalet” sloganı ile darbe yaparak iktidarı almaları, emperyal amaçlar peşindeki Alman ordusuna, Osmanlı ordularının bütün kilit noktalarına nüfuz ve idare etme olanak ve yetkilerinin kapılarını açmıştı.
Ermeni soykırımının yaşandığı I. Büyük Savaş döneminde Osmanlı ordusunda görevli 7 binin üzerindeki Alman subayın önemli bir bölümü, kendi ülkelerine döndükten sonra Nazi Partisi’nin kurulmasında yer alarak Alman siyaseti ile ordusunun kilit pozisyonlarında görev yapacaklardır. 200’den fazlası generalliğe terfi edecek olan bu subaylar, Hitler’in iktidara gelmesini sağlayarak kabinesinde ve ordusunda tüm bilinen kararları verip uygulayacak noktalara tırmanacaklar; SS teşkilatını kurarak toplama kamplarının tertiplenmesini ve işletilmesini gerçekleştireceklerdir.
Osmanlı ordusu bünyesinde daha ziyade İstanbul’daki Harbiye Nezareti ile Trabzon’dan Kudüs’e kadar olan bölgede görev yapan ve Pan-Germanist, Sosyal- Darvinist ve Anti-Semitist olan, bu subayların en fazla bilinenlerinden Joachim von Ribbentrop; Büyük Savaş sürecinde “Ermeni Tehciri ”nin emrini veren Osmanlı Genelkurmay Başkanı Bronsart von Schellendorf’un emir subayı olarak İstanbul’da görev yaptı. Daha sonra ülkesinde Nazi Partisi’nin kurucularından olup Hitler’in dışişleri bakanlığını yapacak olan Ribbentrop, Nürnberg Mahkemesinde yargılanarak insanlığa karşı suç işlemekten dolayı asılarak idam edilecektir.
1915 yılından savaşın sonuna kadar Cemal Paşa’nın Suriye-Filistin Ordusu’nun kurmay başkanı olan Franz von Papen 1932 Almanyasında Başbakan olmuştur. Hitler’in muhaliflerini öldürttüğü Uzun Bıçaklar Gecesi’nden sonra milis gücü Sturmabteilung (SA) çalışmalarına izin ve destek vererek, Nazi’lerin güçlenmesini sağlayacak olan von Papen, Hindenburg’u ikna ederek Hitler’in başbakan olmasını da sağlamıştır. Ardından, Hitler hükümeti döneminde Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan von Papen, Nürnberg Mahkemesinde savaş suçlarından yargılanıp 10 yıl hapis cezası almıştır.
Büyük Savaş sırasında Türkiye Büyükelçiliği’nde ataşelik yapan Konstantin Freiher von Neurath da, SS birliklerinin kurulmasında görev almış idi. Nazi Almanyası’nın Dışişleri Bakanı olduğu sırada Atatürk’ün cenazesine bizzat katılan von Neurath, Moravya ve Bohemya genel valisiydi. Nürnberg mahkemelerinde savaş suçlusu olarak yargılanıp 15 yıl ağır hapse mahkûm edilmiştir.
Amiral Souchon ile Van’a gittiler
I. Büyük Savaş sürecinde Bresalau / Midilli Kruvazörü’nde subay olarak Osmanlı ordusuna katılan Oswald Pohl, II. savaşta SS Korgeneraliyken Toplama Kamplarının kurulması teklifini getirerek Ghetto’ları boşaltmış; Himmler’den sonra en yüksek rütbeli SS komutanı olması itibariyle, savaş sonuna kadar Alman Toplama Kampları Komutanı olarak görev yapmıştır. İngiliz askerleri tarafından sahte kimliklerle yakalandıktan sonra Nürnberg’de yargılanıp asılmıştır.
Breslau / Midilli Kruvazörü’nde teğmen olarak Osmanlı Donanmasına katılan ve 1916 yılında Osmanlı Ordusu Başmüfettişi General Erich Weber’in kızı ile İstanbul’da evlenmiş olan Karl Dönitz, Amiral Souchon komutasında Van’a kadar gitmiştir. İleride Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak olan Dönitz, Hitler’in, ölümünden sonra yerini almasını vasiyet edecek kadar itibar ettiği subaylardan olmuştur. Karl Dönitz, Hitler’in intiharından sonra Almanya’nın cumhurbaşkanı olmuş ve üç hafta sonra tutuklanarak Nürnberg Mahkemesinde yargılanmıştır.
1933 թ. I. Büyük Savaş esnasında Suriye’deki Osmanlı ordusu bünyesinde görev yapmış olan Rudolf Höss 1933 yılında Alman Kara Kuvvetlerinden SS birliklerine transferini istemiştir. 1940’da “işleri daha farklı yapmaya kararlı” olan Himmler, Höss’ü Auschwitz- Birkenau Toplama Kampını kurmakla görevlendirmiştir. Kampta eşi ve 5 çocuğu ile birlikte yaşayan Höss iki milyon kişinin ölüm emrini vermekten Nürnberg’de yargılanarak Auschwitz Kampında asılmıştır. Anılarında, yaptığı işin çok yorucu olduğunu yazmış, fırınların kurulmasını, gaz odalarında farklı kimyasalların kullanılmasını birer yenilik olarak değerlendirerek yaptıklarından hiçbir pişmanlık duymadığını ve sadece işini yaptığını ifade etmiştir.
1915 yılında Osmanlı ordusunda kurmay yüzbaşı olarak görev yapan Feld-Mareşal Erich von Manstein II. Büyük Savaş sürecinde, kendisi de Osmanlı ordusunda görev yapmış olan, Feld-Mareşal Gerd von Rundstedt’in kurmay başkanı olacaktır. Manstein, 1943 yılında Kursk Muharebesine Türk Genelkurmayından askeri bir heyet davet etmiş; bu davet üzerine Orgeneral Cemil Cahit Toydemir, Belgrad’a gözlemci olarak giderek Hitler ve Wilhelm Keitel ile Manstein’ı ziyaret etmiştir. Manstein, savaş sonrası bizzat Mareşal Montgomery’ye teslim olup savaş suçlarından yargılanmıştır. Manstein’ın mahkeme masraflarını İngiltere Başbakanı Churchill ile Mareşal Montgomery üstlenmiştir.
Hitler’in Bilim, Eğitim ve Ulusal Kültür Bakanı olan Bernhard Rust Osmanlı ordusunda teğmen olarak görev yapanlardandı. II. savaşta ise, toplama kamplarındaki insanların üzerinde deneyler yapılması fikrini geliştirenlerdendir. Almanya’nın teslim olması üzerine 8 Mayıs 1945’te intihar etmiştir.
Suriye’deki Osmanlı ordusunda subay olan Franz Gürtner’in Hitler ile tanışması başarısız “Birahane Darbesi ”nden sonra olmuştur; darbe girişiminden yargılanan Hitler’in avukatlığını yaparak çok hafif bir ceza almasını sağlayandır. 1932 yılından 1941’deki ölümüne değin Hitler’in kabinesinde adalet bakanlığı yapmıştır.
Kasım 1923’teki Başarısız “Birahane Darbesi”ni Alfred Rosenberg ile hazırlayan Max Erwin von Scheubner-Richter, I. Büyük savaş döneminde Erzurum Başkonsolosu olarak görev yapmıştı; Ermeni halka yönelik kıyımları raporlamış olan Richter, Birahane Darbesi sırasında Hitler ile kol kola yürürken vurulmuş ve düşerken Hitler’in omzunun çıkmasına neden olmuştur. Adolf Hitler, “Kavgam”ın ilk bölümünü, “yeri asla doldurulamaz” dediği Richter’e ithaf etmiştir.
Prusya ordusunun dünyaya bıraktığı iz
Adolf Hitler, 22 Ağustos 1939’da, aralarında Rundstedt, Manstein, Model’ın bulunduğu kurmaylarına Polonya ile ilgili planlarını anlatırken: “Biz gücümüzü hızımızdan ve acımasızlığımızdan alıyoruz. Cengiz Han milyonlarca kadın ve çocuğun ölümüne yol açtı… Tarih, onun şahsında sadece bir devlet kurucusunu görüyor… Güçlü olun! Merhametsiz olun! Başkalarından daha hızlı ve acımasızca harekete geçin! Bize gereken yaşama alanını, ancak bu şekilde ele geçirebiliriz. Tüm olanlara rağmen bugün Ermenilerin imhasından bahseden kim kaldı ki?”
I. ve II. dünya savaşları sürecinde kilit noktalarda yer almış olan bu subaylar, Osmanlı ordusuna Prusya askerlik anlayışının zehirli ruhunu vererek, hem Anadolu halkına hem o parçalanmayla beraber ayrışma sürecine girmiş bulunan Osmanlı halklarına büyük zararlar vermişler, Osmanlı tarihinin kapanış sayfalarının büyük oranda kirlenmesine vesile olmuşlar ve kendileri bakımından da, tüm dünyayı yerle bir edecek şeytani deneyimler kazanarak, dünyayı birbirine katacak olan cehennemî kadroları oluşturmuşlardır.
Türk tarihinde puslu bir sayfa olarak uyuyan bu ilişkiler irdelenerek açığa çıkarıldıkça, Osmanlının acılar çekmiş mazlum halklarına, belki Türkleri de eklemek gerekebilecektir. Çünkü, 100 yıl öncesinin bu tasarrufları saklı kaldıkça ne Ermeni soykırımı ne de yıllardan bu yana, cumhuriyet tarihi süresince yaşadığımız darbeler tarihi anlaşılacaktır.
http://www.taraf.com.tr/haber/naziler-staji-1915-te-yapti.htm