III/ Yepesos (Efes) Ekümenik Konseyi ve Ermeni Kilisesi

I. Nikia (325) ve II. Konstandnupolis (381) Ekümenik Konseyleri tarafından Mesih’in Tanrılığı ve Kutsal Üçlülük dogmaları tespit edilmişti. Hıristiyan Kilisesi’ni ciddi bir şekilde ve uzun yıllar meşgul etmiş olan bir diğer inanç sorunu da Mesih’in Tanrısal Logos’unun (Deyi) ve insanlığının birliğiydi. Yeni Ahit’te dahi, Tanrısal tabiatın Aziz Bakire’den doğarak kusursuz insan cismini elde etmiş olduğu yazılmaktadır. Kilise, Mesih’in kusursuz Tanrılık ve kusursuz insanlıktan oluşmuş olduğu konusunda kesin kanaat sahibidir. Sadece, bu Tanrılığın ve insanlığın oranları netleştirilmemişti. İsa Mesih’te bu ikisi birleşerek bir bütünlük mü meydana getirmişti, yoksa biri diğerini etkilemeden birbirinden ayrı mı kalmıştı?

Mesih’in Tanrılığı ve insanlığı, kilise büyükleri tarafından tabiatlar olarak adlandırılmıştır. O dönemlerde, tabiat ve sıfat anlayışları bir olarak düşünülmekteydi. Mesih’te iki kusursuz tabiat olduğu kabul edildiği durumunda, mecburen iki sıfatın varlığını da itiraf etmek gerekmekteydi. Bu sonuca varmamak için Apolinarios Laotiketsi tarafından bir çözüm önerisi sunulur. Buna göre insan, Yeni Platoncu felsefeye istinaden beden, bilinçsiz ruh (nefes) ve bilinçli ruh (us) olmak üzere 3 unsurdan meydana gelmiş olduğundan ötürü, Tanrısal Logos’un, Mesih’in içinde beden ve bilinçsiz ruhla birleşip, bilinçli ruhun dışarıda kalmış olduğunu iddia etmekteydi. Diğer bir deyişle, Mesih’in içinde bilinçli ruh yerine Tanrısal Logos yer bulmuştu. Apolinarios, sadece Tanrısalı tabiat olarak adlandırmaktaydı, çünkü insansal olanı tam ve kusursuz değildi, bu yüzden de Mesih’in içinde iki sıfat olduğunu kabul etmek zorunda değildi. Lakin bu teoriye göre halas doktrini tehlikeye düşmekteydi, çünkü kurtuluşa en fazla ihtiyaç duyan insani bilinçli ruh, Mesih’in dışında kalmaktaydı. Bu yüzden de bu teori II. Konstandnupolis Ekümenik Konseyinde kabul görmedi.

Aleksandria (İskenderiye) ve Antiok (Antakya) teoloji okulları tarafından farklı çözümler önerilir. Aleksandria patriği Aziz Küreğ Aleksantriatsi (Aleksandrialı, İskenderiyeli), Tanrısal Logos’un vücut alarak insan tabiatı elde ettiğini, fakat bu tabiatın, vücut bulmadan önce kendine has sıfatını kaybetmiş olduğuna inanmaktaydı. Tanrısal tabiat, sıfatsız insani tabiatla birleşmişti. Küreğ, Mesih’in insani sıfatını görmezden gelip, Mesih’in ferdi insan olmasını reddederek, Mesih’in insansıllığını tabiat olarak değil, vücut olarak adlandırmaktaydı. Hâlbuki bu terim altında insanın iki tamamlayıcı öğeleri olan vücudu ve ruhunu da kabul etmekteydi. İki tabiat, sadece birleşmeden önce kabul edilebilir, beşerileşmeden sonra ise sadece tek bir tabiat, Tanrı-insalsal olanı kalmaktadır. Hâlbuki kendisi, Mesih’in içinde iki tabiatların da birleşmeden sonra katışıksız ve dingin kaldığını kabul etmekteydi. Haçın üzerinde eziyet çeken Tanrısal Logos değil, onun vücuduydu. Bieziyet Logos, vücuduyla eziyet çekmişti.

Antiok okulunun temsilcileri olan Diodor Tarsonatsi (Tarsuslu) ve Teodoros Mapsuestatsi (Mapsuestalı) ise, Mesih’in içinde, farklı ve birbiriyle zıt iki bağımsız tabiat görmekteydi. Biri eziyet görecekti, diğeri ise değil. Böylelikle de Aziz Bakireyi Tanrı doğuran yerine, İnsan doğuran olarak adlandırmaktaydılar. Onlara göre Tanrısal Logos doğmamış, Aziz Bakire üzerinden geçmişti.

Bu iki okulların çatışması 430 yılında, Teodoros Mapsuestatsi’nin öğrencisi olan Nestor, Konstandnupolis patriği olduğunda, vaazları esnasında Aziz Bakireyi Tanrı doğuran ve İnsan doğuran yerine Mesih doğuran olarak adlandırmasıyla gerçekleşti. Aziz Küreğ Aleksandrialı, Nestora karşı çıktı. Roma ve Antiok patriklikleri de bu mücadeleye karıştılar. İmparator II. Teodoros, sorunu çözmek amacıyla, 431 yılında Yepesos’ta, Hogegalust yortusunda, Ekümenik Konsey tertip eder.

Konsey, Aziz Bakire Mariam (Meryem) kilisesinde, geciken Antiok patrikliği episkoposlarını beklemeden, Aziz Küreğ Aleksandriatsi’nin başkanlığında 22 Haziranda çalışmalarına başlayarak, Nestor’u ve Antiok okulu doktrinini telin eder. 200’ün üzerinde episkopos kararın altını imzalar. Hovhannes Antiokatsi başkanlığındaki 54 episkopostan oluşan Antiok patrikliği heyeti, toplantı bittikten sonra ulaşıp, kendileri de bir konsey düzenleyerek episkopos Küreğ Aleksandriatsi’yi ve Aleksandria okulu doktrinini telin ederler.

Aziz Küreğ Aleksandriatsi’nin kararları Roma Kilisesi ve imparator tarafından kabul edilerek Nestor sürgün edilir, Küreğ Aleksandria’ya döner, fakat Aleksandria ve Antiok arasındaki ihtilaf devam eder ve ancak 433 yılında iki okul arasında iki tarafın tavizi sonucunda bir ikrar belgesi üzerinde anlaşılır. İkrar belgesinde “Vücut bulanın Tabiatı birdir” şeklindeki Aleksandria söylemi, “İki tabiatların birleşimi” olarak değiştirilir. “Tanrı doğuran” adlandırılması kabul edilerek Nestor telin edilir. Antioklular, iki tabiatın özgünlüklerinin karşılıklı etkileşimini kabul ederek Bir Mesih, Bir Oğul, Bir Tanrı olarak ikrar ederler.

Lakin bu birleşme, iki tarafta da bulunan radikaller tarafından ciddi muhalefete nail olur.

Nestor’un takipçileri İran’a sığınıp, Yepesos Konseyi tarafından telin edilmemiş olan Teodoros Mapsuestatsi (+428) ve Diodor Tarsonatsi’nin (394) eserlerini tercüme etmeye başlarlar. Melitine (Malatya) episkoposu Anak, Ermenistan katolikosu Sahak’ı bir mektupla uyarır. Surb (Aziz) Sahak, yazdığı cevabi mektupta, Ermenistan’da benzer sapkın doktrinlerin vaaz edilmelerinin görülmemiş olduğunu belirtir. Lakin bu olay, Ermenistan katolikosu ve Konstandinopel patriği Prokği arasında yazışma başlamasına vesile olur. Bu yazışma sayesinde, Ermenilerin Hıristiyanlık doktrini, Aleksandria doktrini temelinde oluşturulur. Surb Sahak’ın patrik Prokğ’a yolladığı mektup, Ortodoks ikrar olarak 553 yılındaki V. Konstandnupolis Ekümenik Konsey esnasında okunur.

Surb Mesrop Maştots’un biyografı Korün, “Teodios adında bir Romalının yalanlarla dolu kitabının” Ermenistan’a getirilmiş olduğundan ve bu durumun Surb Sahak ve Surb Mesrop tarafından duyulmasından sonra, hemen bu doktrinin takipçilerinin takibatına başlayıp kitapların yok edildiğini anlatır. Haliyle burada Teodoros Mapsuestatsi’nin eserlerinden bahsedilmektedir.

III. Ekümenik Konsey veya Yepesus Konseyi – 431

Liderlik amacıyla kiliseler arasında sert mücadele başlar. Nestorculuk, konsey tarafından telin edilir ve Bakire Mariam, Tanrı doğuran olarak kabul edilir.

Yepesos Ekümenik Konseyi (431) Nestorculuğu telin ederek sapkınlık olarak tanımlar. Nestorculuk, kurucusunun Nestor (450) olduğu ve V. yüzyıl başında Bizans’ta ortaya çıkan sapkın bir Hıristiyanlık akımıydı. 428-431 yıllarında Konstandnupolis patriği olan Nestor, daha önce Antiok’ta (Suriye) papaz olarak görev yapmaktaydı. Nestor, Mesih’i, insani zaafları yenerek Mesih’e dönüşmüş olan basit bir insan olarak kabul etmekteydi. Bundan dolayı da Bakire Mariam’ı Tanrı doğuran olarak kabul etmeyip, İnsan doğuran olarak görmekte, İnsani ve Tanrısal başlangıçların Mesih’te sadece göreceli olarak birlik içinde bulunduğunu, hiçbir zaman tam olarak kaynaşmadıklarını iddia etmekteydi.

Modern batı teologları, Nestor’un Ortodoksluk çerçevesinin dışına çıkmamış olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır. Günümüzde İran’da, Irak’ta, Suriye’de ve Hindistan’da Nestorcular bulunmaktadır.

 “ ‘Süryani Doğu Katolikosluğu’nun Kutsal Apostolik Kilisesi’ Ermenistan Süryani Dini Teşkilatı” adı altında Ermenistan’da kayıtlı olan Süryani Kilisesi de Nestorcudur.

Üçüncü Ekümenik Konsey (I. Yepesos Konseyi, 431) Mesiholojik (İsa Mesih’in Şahsiyetiyle ilgili) tartışmalar dönemini başlatır. Bu konsey, Aziz Bakire Mariam’ın Mesih’i sade bir insan olarak doğurmuş olduğu ve Tanrı daha sonra Mesih’le manevi olarak birleşerek, lütufkârlıkla O’nda yerleşmiş olduğunu iddia eden Konstandnupolis episkoposu Nestor’un sapkınlığını telin etmek için toplanmıştı. Böylece, Mesih’teki Tanrısal ve İnsani tabiatlar birbirinden ayrı kalmaktaydı. Konseyin 200 episkoposları, Mesih’te 2 tabiatın, Tanrısal Şahsında (Hipostas) birleşmiş olduğunu tasdik etti.

Doğu Ortodoks Kiliseleri, III. Ekümenik Konsey sonrasında, farklı kiliselerin ekümenik otoriteye sahip olmasını kabul etmediler, fakat daha sonra Roma tarafından toplanan konseyler bu ismi taşımaya devam etti. Böylece, daha sonraki konseyler tarafımızdan Ekümenik olarak kabul edilmeden, özel adlandırmayla veya ekümenik kelimesi tırnak içinde kullanılarak, tanımlama olarak değil, sadece kullanılan sıfat olarak belirtilecektir.

449 yılındaki Yepesos Konseyi

İmparatorun emriyle doğuda, 449 yılında II. Yepesos Konseyi, Dioskoros Aleksandratsi başkanlığında toplanır. 15 gün süren bu konsey, 22 Ağustos’ta sona erer ve Yevtikes’i, vaazlarından feragat etmeye mecbur ederek, Roma temsilcilerinin iddialarına karşın, Papa’nın yazısını kale almaz, Konstandnupolis Konseyi’nde Yevtikes’i telin etmiş olan Konstandnupolis patriği Plavianos’u da, iki tabiat doktrini sebebiyle telin eder.

Papa II. Leo bu konseyi haydutlar konseyi olarak adlandırır ve İmparator II. Teodosios’a protestosunu sunar. İmparator, Papa’nın protestosuna önem vermeyerek, doğunun kendi sorunlarını kendisinin çözebileceğini, Papa’nın kendi işleriyle ilgilenmesini öğüt verir.

http://www.zvartnotz.am/am/24/2403

Çeviren Diran Lokmagözyan

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930